tag:blogger.com,1999:blog-30030089497789195012024-03-14T13:04:11.602+03:00BASKET GÜNDEMİUnknownnoreply@blogger.comBlogger1179125tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-45718180851212040112017-01-03T11:48:00.002+03:002017-01-03T11:48:54.700+03:00Deneme YazısıDeneme YazısıGöksu http://www.blogger.com/profile/07762000134833122759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-90297273768885922842014-09-16T12:08:00.001+03:002014-09-16T12:08:44.577+03:00TBF Galatasaray'a Ceza Vermedi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT7vTRgqLhosCRoQgRgkRBWgkEXzVY2CZA2wncPIQwn_pH9VqDbZUCaR2LIRQDJ_jkQnk1u_MJz5M-5I2-6UiWC9YKCJkEblpiWy32DYmEMyCjB8Tqn0uJ2RHUi5siX_Sy0ypIss8q0Vbc/s1600/tbflogo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT7vTRgqLhosCRoQgRgkRBWgkEXzVY2CZA2wncPIQwn_pH9VqDbZUCaR2LIRQDJ_jkQnk1u_MJz5M-5I2-6UiWC9YKCJkEblpiWy32DYmEMyCjB8Tqn0uJ2RHUi5siX_Sy0ypIss8q0Vbc/s1600/tbflogo.jpg" height="200" width="400" /></a></div>
Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, final serisinde son maça çıkmayan Galatasaray'a herhangi bir ceza vermedi.<br />
<br />
Sadece Ünal Aysal, Mehmet Karlı ve Necati Demirkol'a 45'er gün hak mahrumiyeti ve 15 bin TL para ceza veren TBF konuyu bu şekilde kapatmış oldu.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-21768195231740447442014-09-09T00:04:00.000+03:002014-09-09T00:06:06.462+03:00Gustavo Ayon Real Madrid'de<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpkZsP5NrsCEc2VsQALvNlfIoet4UWA8kN9a1JepYkfI3RvwgIDMlxkrJ1j6BJhlC7UH79FXCTETJs7YG3VUCAjsavt56WljySjVBVa-PO60ycl0naTj7HNsWoUbB2N9VqJ34v2DEgOR9k/s1600/gayon.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpkZsP5NrsCEc2VsQALvNlfIoet4UWA8kN9a1JepYkfI3RvwgIDMlxkrJ1j6BJhlC7UH79FXCTETJs7YG3VUCAjsavt56WljySjVBVa-PO60ycl0naTj7HNsWoUbB2N9VqJ34v2DEgOR9k/s1600/gayon.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
Nikola Mirotic'in takımdan ayrılmasının ardından uzun rotasyonuna bir ekleme yapması beklenen Real Madrid, NBA patentli Gustavo Ayon'u takıma kattı.<br />
<br />
Son iki sezonda Euroleague finalini kaybeden Real Madrid, 29 yaşındaki Meksikalı uzunu ilk etapta sadece Euroleague kadrosunda kullanacak.<br />
<br />
Gustavo Ayon, NBA'de New Orleans, Orlando, Milwaukee ve Atlanta formaları giydi.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-13871482736228912552014-09-08T08:49:00.002+03:002014-09-09T00:05:55.248+03:00Edo Muric Partizan'da<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCdiJBfUeFbq85JNuffTkN2M_IZNPTZ6PnzrBfePzo4QIvAMUoRB6ibfb1ciB8GK6_Ny_Z-XHal6spXjynZNV2rwKtx-4HzHs7TUufnDQ__K7YmHpwqlGDG4j_VgLO_yMG6Arp1zVqClue/s1600/muricedo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCdiJBfUeFbq85JNuffTkN2M_IZNPTZ6PnzrBfePzo4QIvAMUoRB6ibfb1ciB8GK6_Ny_Z-XHal6spXjynZNV2rwKtx-4HzHs7TUufnDQ__K7YmHpwqlGDG4j_VgLO_yMG6Arp1zVqClue/s1600/muricedo.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Gelecek yıl Eurocup'ta mücadele edecek olan yıldızlarını kaybeden Partizan, yeni çekirdeğini oluşturmaya başlıyor. İlk hamle Edo Muric oldu.<br />
<br />
Sloven Milli Takımı'yla şampiyonada yer alan 22 yaşındaki forvet dört yıldır Slovenya'da şampiyon olan Krka Novo Mesto'da yer almıştı.Muric'in Partizan ile yaptığı anlaşma üç yıllık.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-9016014068115959652014-09-06T22:05:00.001+03:002014-09-06T22:05:20.933+03:00Fransa: 69 - Hırvatistan: 64 (Hırvatistan'a Son Çeyrek Yetmedi)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.fiba.com/images.fiba.com/Graphic/800466a4/5250/438a/b239/69fdafa07564.jpg?v=20140906203846567" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.fiba.com/images.fiba.com/Graphic/800466a4/5250/438a/b239/69fdafa07564.jpg?v=20140906203846567" height="213" width="320" /></a></div>
Maç genel gidişata oranla ters bir senaryo ile başladı. Bojan Bogdanovic'in sorumluluğu ele alması ve Fransa'nın şutlarda istediği yüzdeyi yakalayamaması sonucu Hırvatistan ilk çeyrekte üstün olan taraftı. Nitekim Hırvatların bire birlere fazla bağımlı durağan hücumu ve uzunların (özellikle Tomic'in) kullanımındaki sorunlar oyunun onlar adına bir yerde tıkanacağının kanıtıydı, nitekim öyle de oldu. İkinci çeyrekte skora ortak olan Fransa, soyuna odasından dönüşte Batum önderliğinde asıl patlamayı yaşadı ve farkı 15'ler seviyesine çekmeyi başardı.<br />
<br />
Maçın kopmaya doğru gittiği anlarda ise son bir direniş Tomic - Bogdanovic ikilisinden geldi. Tomic'in boyalı alandaki etkinliğine Bogdanovic yay gerisinden bulduğu isabetlerle destek verince maç tekrar ortaya geldi. Bu noktada Heurtel ve Gelabele'in üçlük isabetleriyle ayakta kalan Fransa, zor da olsa çeyrek final biletini kaptı.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-82654575665150828272014-09-05T14:31:00.000+03:002014-09-05T14:38:43.446+03:00Dünya Kupası'nda 2. Tur Eşleşmeleri ve Final Yolu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixMGI0UkxuBMn8H4ODaRSXze_Ycp_JPwO_7SXZkU6DU18nIfGmGDQPR_llTR0amU9l02pC6lM6pZB5B_IrslkWeM27C0oEvWsvwu3Tlt4GkYlBTlCw1LGQrF1bxgJoZGpFJBtXxIvJWRJr/s1600/Ekran+Al%C4%B1nt%C4%B1s%C4%B1.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixMGI0UkxuBMn8H4ODaRSXze_Ycp_JPwO_7SXZkU6DU18nIfGmGDQPR_llTR0amU9l02pC6lM6pZB5B_IrslkWeM27C0oEvWsvwu3Tlt4GkYlBTlCw1LGQrF1bxgJoZGpFJBtXxIvJWRJr/s1600/Ekran+Al%C4%B1nt%C4%B1s%C4%B1.PNG" height="290" width="320" /></a></div>
<br />
İspanya'da düzenlenen 2014 Basketbol Dünya Kupası'nda grup aşaması dün oynanan maçların ardından sona erdi. 2. tur eşleşmeleri ve finale giden yollar yukarıdaki şekilde oluştu.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-37221260263426307402014-09-01T01:35:00.000+03:002014-09-01T01:35:51.437+03:00Arjantin: 85 - Hırvatistan: 90 (Hırvatlar İkide İki)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhboULXLfBVGIdc6DbSeDedoXzrlwd6mw2jIyxmwfgBQNVZiI0AHjQFOmNMukQ7GWeZjF0PpJR-pIpbys-EUPycFxOzPdf0yfYKVkUYOwKx0I5MsnEw0qMz_B6lrtHlztOLgoceA-p8DHfp/s1600/cro+sev.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhboULXLfBVGIdc6DbSeDedoXzrlwd6mw2jIyxmwfgBQNVZiI0AHjQFOmNMukQ7GWeZjF0PpJR-pIpbys-EUPycFxOzPdf0yfYKVkUYOwKx0I5MsnEw0qMz_B6lrtHlztOLgoceA-p8DHfp/s1600/cro+sev.jpg" height="250" width="400" /></a></div>
Dünya Şampiyonası ikinci gününde, ilk günü galibiyetle kapatan iki takım Arjantin ve Hırvatistan karşı karşıya geldi.<br />
<br />
Daha ilk çeyrekte özellikle Krunoslav Simon'un yüzdeli oyunuyla bir anda öne fırlayan Hırvatistan, Arjantin'in alan savunması kozuna da Tomic'in pas dağıtımında merkeze geçmesiyle cevap verdi. İlk çeyrekte gelen 6 üçlük isabetiyle rahata kavuşan Hırvatlar devreye doğru biraz daha normale dönerken, Arjantin'de ise Campazzo kenardan enerji getirirken Scola ısınmaya başlamıştı.<br />
<br />
İkinci yarıda ağırlıklı Campazzo-Prigioni ikilisinden enerji ve tecrübe kombinasyonunu harika kullanan Güney Amerika ekibi, özellikle Luis Scola'yı ikili oyunlarda mükemmele yakın besledi. Scola maçın belli bir kısmını faul problemi kıyısında oynarken 30 sayı-9 ribaund'la katkı verdi takımına. Hücumda bu kadar etkiliyken, savunmadaki olası hatalarını ise minimuma yakın değerlendirmesine rağmen Hırvatistan ağırlıklı yay gerisinden bombalayarak Arjantin'in oyununa her fırsatta baltayı vurmuş oldu. Bogdanovic, Rudez, Saric gibi iyi şutörlerin bunda payı var. Ekstra parantez ise oyunu bir arada tutup, 9 da asist yapan Oliver Lafayette için.<br />
<br />
<br />Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-63309533104466348812014-09-01T01:28:00.001+03:002014-09-01T01:28:39.733+03:00Türkiye: 77 - ABD: 98 (3 Çeyreklik Direnç, İlerisi İçin Umut)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://img-cdn.ntvspor.net/C/I/532/millimac3_57JGD.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://img-cdn.ntvspor.net/C/I/532/millimac3_57JGD.jpg" height="160" width="320" /></a></div>
Milli takım ABD karşısında kağıt üzerinde yapması gereken her şeyi sahada uyguladığı bir ilk devre oynadı. ABD'nin ritm kazanmasının bir numaralı etkeni olan fastbreak sayıları top kayıplarını sınırlama konusunda gösterilen hassasiyetle minimuma indirildi, yarı sahadaki gömülü savunma, Irving ve Harden'ın bire birlerine doğru yardımların gelmesi ve genel olarak ABD kısalarının yay gerisinden iyi yüzde yakalayamaması skor dengede gitse de oyunun direksiyonunda hep Türkiye'nin olmasını sağladı. Denklem oldukça basitti aslında, top kayıplarını sınırlayıp tempoyu düşürmek rakibin oyunda ağırlığını hissettirmek için ihtiyaç duyduğu ''rüzgarı arkasına alma'' olgusunun önüne geçecekti. Nitekim öyle de oldu.<br />
<br />
Aslında savunma açısından ekstra bir efor yoktu milli takım adına. ABD'yi hücumda kilitlemenin istekle, mücadeleyle değil de doğru savunma kurgusunun tıkır tıkır işlemesiyle sağlanması belki de farklı kıldı bu performansı. İlk devre boyunca top kayıpları yapılsa dahi hızlı hücuma zemin hazırlayan cinsten olanları azdı, fauller doğru yerlerde kullanıldı ve ABD hızını yükseltemedikçe, topları erken kullanamadıkça daha ciddi bir çıkmazın içinde buldu kendisini.<br />
<br />
2. devrenin başlarında gelen üçlük yağmuru hücum konusunda milli takımın elini güçlendirip galibiyet fikrini bir şekilde akıllara soksa da asıl dayanağın, savunmanın, Davis - Faried ikilisiyle kırılması bizleri 20 farkla biten maç sonuna götürecek süreci başlatmış oldu. Defanstaki konsantrasyonun yorgunlukla bağlantılı olarak düşmesi millilerin direncinin son çeyrekle birlikte tamamen yerle bir olmasına yola açtı.<br />
<br />
ABD'ye karşı oynanan bu 40 dakika milliler için iyi bir sınav oldu kesinlikle. İyi bir oyun kurgusunun oturtulup bunun sahada hakkıyla uygulanabildiğini gördük. Yıllardır ''gazla çalışan, maç içi serilere bağımlı kalan'' etiketine sahip milli takım için değerli olabilecek bir detay bu. Sıradaki Ukrayna ve Finlandiya maçı belirleyici olacak. Oyananacak doğru basketbol ve iyi sonuçlar gruptaki sıralamayla birlikte ileri turlar için de bir umut ışığı yakacak, tersi senaryo ise bu maçın sadece akıllarımızda tatlı bir anı olarak kalmasına yol açacak.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-35152867673632497712014-08-31T00:49:00.002+03:002014-08-31T00:49:37.094+03:00ABD: 114 - Finlandiya: 55 (Finler Amerikan Rüyası'ndan Geç Uyandı)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-jqTYT0oqK_s/VAJGldTdlWI/AAAAAAAABGw/KjxFGjX9Nos/s1600/d03b80301e34.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-jqTYT0oqK_s/VAJGldTdlWI/AAAAAAAABGw/KjxFGjX9Nos/s1600/d03b80301e34.jpg" height="214" width="320" /></a></div>
C Grubu'nda açılış gününün son karşılaşmasında Birleşik Devletler, geçen yazın peri masalı olan Finlandiya'ya acıma duygusu göstermedi ve özellikle ilk yarıdaki ekstra dominant performansla sahadan çok rahat bir galibiyetle ayrıldı.<br />
<br />
Fizik ve atletizm üstünlüğü üzerine kurulu oyun yapısıyla ABD, Finlandiya'nın alışık olduğumuz o erken şut kullanma ve karşılaşmayı karmaşaya sürükleme niyetini henüz ilk çeyrekte yerle bir etmişti. Üçlüklerle yaşayıp üçlüklerle ölen Finler, yay gerisinden ilk isabeti bulmak için tam 13 şut denemek zorunda kaldılar. Zaten ikinci çeyrekte sadece 2 sayı üretebilmeleri maçı çok erken bitirdi.<br />
<br />
Amerika ise turnuvaya inanılamaz gösterişli bir giriş yapmış oldu böylece. Finlandiya'yı tam 31 top kaybına ve bir dolu kötü şuta zorlarken çok doğal bir şey yapıyormuş gibi gözüküyordu kadrodaki her oyuncu. Hücum sahasına rahatça geçebilmeleri, hızlı hücumlarla da çok kolay basket bulmalarını sağladı ki skora açık alan oyununun büyük etkisi oldu. ABD mevcut performansıyla bu tip nispeten küçük maçlarda motivasyon sorunu çekmeyeceğini gösterdi.<br />
<br />
Son olarak Fin seyircilere biz de naçizane alkış tutmuş olalım. Takımları bugün parkede beklenenin çok altında kalmış olsa da onlar basketbolu güzelleştiren etken oldular. #SusiJengi!Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-91618717261739759832014-08-31T00:33:00.002+03:002014-08-31T14:01:30.459+03:00C Grubu | Ukrayna: 72 - Dominik Cumhuriyeti: 62 (Açılışı Ukrayna Yaptı)Turnuvavın iki açılış maçından birinde Türkiye'nin de içinde olduğu C grubunun iki takımı karşı karşıya geldi ve maçı Ukrayna ikinci yarıdaki oyunuyla kazanmayı başardı.<br />
<br />
Maç aslında Dominiklerin istediği gibi başladı. Turnuvanın ilk maçı olmasının da etkisiyle iki takımın elleri ayakları birbirine dolandı maç başında. Dominik'in karakterine daha uygun bir hal aldı maç. Amansızca yaptıkları baskıyla Pooh Jeter'ı çok zorladılar. Jeter, arkadaşlarından yeterli desteği alamayınca çoğu top onun elinde kaldı. Bir ara 2 numaraya geçmeyi denedi ancak takımdaki diğer oyuncuların ciddi ballhandling sorunu baş gösterdi. Doğru pas açılarında da durmadılar. Ciddi sayıda top kaybı yaptılar ilk 1,5 çeyrekte. Zaten Dominik'i ilk yarı oyunda tutan şey bu oldu.<br />
<br />
İkinci devreye ise Ukrayna çılgınlar gibi başladı. İlk devre sayısı olmayan Gladyr ve Jeter'dan 2.40 dakikada gelen 14-0'lık seri bir anda öne attı Ukrayna'yı. Çeyrek sonuna doğru buldukları küçük bir seri dışında da başka sayı atamadılar zaten çeyrekte. Aslında savunma tarafında rakiplerini yıktılar diyebiliriz zaten. Başta Garcia olmak üzere dış şutörlere yoğun bir baskı yaptılar. Şut için kurulan hand-off perdeleri de olabildiğince iyi savundular. Dominik ise çareyi yegane sırtı dönük oynayabilen oyuncuları Jack Martinez'de aradı ancak kalın Ukrayna uzunları onu çok zorladı. Üçüncü çeyrek sonu dördüncü çeyrek ortasına kadar uzunca bir süre Pooh Jeter'ı da kenarda dinlendirme şansı buldu Ukrayna. Son çeyrekte 5.30'da girer girmez 1 3'lük attı, 2 kez de çizgiye gelip farkı 14'e ve maçı koparan isim oldu. Fark açıldıktan sonraki çabaları yeterli olmadı ve gruba Ukrayna galibiyetle başladı.<br />
<br />
Ukrayna'da beklenildiği gibi Jeter ve Gladyr ön plandaydı. Pota altından beklenen katkı Slava Kravstov'dan geldi. Yine ara ara saç baş yoldurdu tabi ama genel olarak iyi bir oyun ortaya koydu. Dış adamların savunma sertliği kötü zamanlarda bile maçtan kopmama imkanı verdi onlara. Yarınki rakipleri Finlandiya'nın Dominik ile benzeyen tarafları var. Bu savunmalarıyla canlarını sıkmaları muhtemel. <br />
<br />
Dominik'te ise dış şuta dayalı tek düze bir oyun vardı. Yarı sahada belkide en güvendikleri 2 oyuncu Sosa ve Feldaine kötü bir görüntü çizdiler. Özellikle Sosa'nın acil toparlanması gerek sadece, yarı sahada sadece şut ve enerji ile işi götürmeleri acayip zor. Sert savunma karşısında onların da top kaybı eğlimi yüksek.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11277305020142447164noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-68171181533471835702014-08-30T21:51:00.000+03:002014-08-30T21:51:02.736+03:00Türkiye: 76 - Yeni Zelanda: 73 (Geri Dönüşle Gelen Galibiyet)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://img-cdn.ntvspor.net/C/I/531/s600_VB3RS.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://img-cdn.ntvspor.net/C/I/531/s600_VB3RS.jpg" height="160" width="320" /></a></div>
Maç, Oğuz Savaş ve Ergin Ataman'ın strese bağladığı bir duraklama süreciyle başladı milli takım adına. Bu süreç ilk çeyreğin tamamında kendini hissetirdi, 0/7'lik top kaybı/asist oranı, 4/19'luk saha içi isabeti de rakamsal kanıtları oldu. 2. çeyrekte Emir'in 4 numaraya kaymasıyla oyuna dahil olma adına ilk adımlar atılsa da Yeni Zelanda'nın her pozisyondan gelen dış şut isabetlerinin önü kesilemeyince fark da çift hanelerde kalmaya devam etti.<br />
<br />
Soyunma odasından dönüşte Ender - Hersek ikilisinin katkısıyla milli takım skora ortak olmayı başarsa da çeyrek sonunda Ender'in verilmeyen basketi ve alınan teknik faullerle başlayan süreç, 4. çeyreğin ilk 4 dakikasında da sürdü ve Yeni Zelanda maçı koparma seviyesine getirdi. Bu noktada Oğuz Savaş'ın pota altında devreye girmesi ve savunmanın bir doz artması milliler adına maçın en ciddi kıvılcımını yaktı ve yakalanan ivmeyle galibiyete gidildi: 76-73.<br />
<br />
Galibiyet güzel ancak 'İlk günün günahı olmaz' gibi gereksiz klişeleri bir kenara bırakarak takımda kendini gösteren problemlere değinmek lazım. Öncelikle kendini savunma takımı olarak tanımlayan bir ekibin hücum silahları çok belirgin olan rakibine karşı bu kadar dış şut imkanı vermesi olumlu bir not olarak çıkmıyor karşımıza. Bununla birlikte hücum ribaundlarındaki ağır Yeni Zelanda üstünlüğü göz göre göre geldi mesela, bu iki detay rakibin etüdü yapılsa da uygulama konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığı gerçeğini ortaya koyuyor.<br />
<br />
Belli bir ilk beşin olmayışı ve süre dağılımının netleşmemesi de takımdaki rol - sorumluluk dengesinin bir türlü oturmamasına yol açıyor. Bu durumun ilerleyen maçlarda da sürmesi ciddi bir handikap olabilir milli takımda.<br />
<br />
Oğuz'un geri dönüşte başrolü oynaması değerliydi ancak bunu yaptığı takımın turnuvanın en zayıf boyalı alan savunmalarından biri olduğunu da unutmamak gerek. Ergin Ataman'ın Yeni Zelanda'daki zayıf karnı görüp sonları Furkan veya Ömer yerine Oğuz'la oynaması doğru bir karardı ama Oğuz'un bu performansı istikrarını korur mu şüpheli. Yarı sahada tepe pick&roll'ü haricinde neredeyse hiçbir oyunu olmayan bir ekipte Emir, Barış ve Sinan'ın çabaları günü kurtaran etkenlerdi.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-13624590244401552102014-08-30T14:18:00.000+03:002014-08-30T14:18:15.265+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Arjantin<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTLky-I921C--aPk007RphitXYJNplbc69GJupbicnPNf6-kjlC8w" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTLky-I921C--aPk007RphitXYJNplbc69GJupbicnPNf6-kjlC8w" /></a></div>
San Antonio Spurs özellikle 2011'den itibaren her sezona 'ana çekirdeğin son şampiyonluk şansı' yaftalamasıyla başlıyor ancak geçen 3 yılın ardından tepedeki yerlerini koruyorlar ve 1-2 yıl daha bu istikrarlarını sürdürmeleri sürpriz olmayacak. Bu açıdan Arjantin'i milli takımların Spurs versiyonu olarak görebiliriz. Onlar da 2008 olimpiyatlarındaki bronz madalyanın ardından her yıl Spurs'ün yaşadığı senaryoyla karşılaştılar ancak aradan 2 uluslararası turnuva geçmesine rağmen İspanya 2014'te halen podyum için akla gelen ülkeler arasındalar. Bununla birlikte artık Arjantin'de 'rebuilding' döneminin kapıda olduğunu hissetmek mümkün. Alttan gelen oyuncu sayısının sınırlı olması da bu geçiş sürecini daha sancılı kılacak.<br />
<br />
Altın jenerasyondan Scola, Prigioni ve Nocioni kadroda yer almalarına rağmen Ginobili ve Delfino'nun eksikliği Arjantin'in iddiasında ciddi bir sınırlamaya yol açabilir. Takımla ilgili notlara geçecek olursak;<br />
<br />
-Arjantin'in 2014 kadrosunda elinin en güçlü olduğu pozisyon PG. Pablo Prigioni gibi bir tecrübenin yanında Facunda Campazzo ve Nicolas Laprovittola oyun kurucu rotasyonunu oluşturuyor. Koç Julio Lamas son hazırlık maçlarında sahaya çift oyun kurucu ile çıkarak bu bölgedeki avantajını değerlendireceğinin göstergelerini verdi. Prigioni ilerleyen yaşına rağmen üst düzey saha görüşü ve saha içi liderliği ile Arjantin hücumlarının işlemesinde önemli bir rol üstleniyor. Savunmadaki top çalma sezgisi de takımına sıkça fastbreak imkanı sağlıyor. Real Madrid'in yeni transferi Campazzo ise sadece takımın değil turnuvanın en iyi genç oyuncularından biri olma potansiyeline sahip. Yükselen performansıyla birlikte son iki hazırlık maçında ilk beş çıktı ve buradaki yerini sağlamlaştırdı. İyi bir penetreci ve pasör olmasının yanı sıra yaşlı Arjantin takımında maç içi artan tempoya ayak uydurabilen yegane isimlerden biri. Prigioni'nin yükünü hafifletmede kendisine önemli rol düşüyor.<br />
<br />
-Kadronun yaş ortalamasının yüksek olması en çok savunmada sorunlara yol açıyor. Yavaş ayaklar, akıcı bir yarı saha hücumuna sahip takımlara karşı ciddi bir problem olacak Arjantin'de. Bu durum en çok pick&roll savunmasında ve maç içinde zaman zaman denedikleri 2-3 zone'da yardım savunmalarının aksamasında kendini gösteriyor.<br />
<br />
-Luis Scola, Ginobili'nin yokluğunda takımın en önemli yıldızı konumunda. Kendisinden 2010'daki performansı beklemek biraz hayalcilik olsa da sağlayacağı ekstra hücum opsiyonlarıyla Arjantin'in en önemli kozlarından biri olacak Scola. Takımda boyalı alandan skor üretebilecek nadir isimlerden, ciddi bir orta mesafe şutu var ve bunlarla birlikte yüksek posttaki pas dağıtımı görevini de üstlenebiliyor sıkça. Prigioni'yle olan uyumlarını da es geçmemek gerek.<br />
<br />
-Dış şut performansı Arjantin'in maç kazanmasında belirleyici faktörlerden biri olacak. Hazırlık maçlarında yay gerisinden yakalanacak yüzdenin kendilerini ne kadar üste çekebildiğini, aynı zamanda dibe de vurdurabileceğini (bkz. İspanya maçı) deneyimlediler. Bu noktada Nocioni'nin alacağı sorumluluk kritik.<br />
<br />
-Zayıf bir pota altına sahip olmalarına rağmen boyalı alan savunmasında belli bir standartı yakalamayı başarıyorlar. Asıl ciddi problem ise backcourt'ta ortaya çıkıyor savunma açısından. Rakip kısaların etkinliğini sınırlamak, ilerisi hedefleniyorsa Arjantin'in düzeltmesi gereken öncelikli sorunlardan.<br />
<br />
<b>Beklenti: </b>Çok yüksek bir tavanlarının olmaması hedeflerin daralmasına yol açacak gibi gözüküyor Arjantin adına. Grupta ne olursa olsun kendilerine ilk 3'te yer bulacaklardır ancak sonrası için pek ışık verdikleri söylenemez.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-35909707857574785642014-08-30T13:38:00.003+03:002014-08-30T13:38:55.633+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Yunanistan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5ngI0TKKwnWLj25YxhlrwITK5uNubUuOZWKhtBjRHw6QIVFTAGuBTSpX7nVCRx_zaLOivIMXFxFFqSVM7nW2wyIUD19xjqH7_UNRP4RbMWS2uyI1B5p3ShYbJhoDW8zgFuVk_g7GSnKOr/s1600/yunan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5ngI0TKKwnWLj25YxhlrwITK5uNubUuOZWKhtBjRHw6QIVFTAGuBTSpX7nVCRx_zaLOivIMXFxFFqSVM7nW2wyIUD19xjqH7_UNRP4RbMWS2uyI1B5p3ShYbJhoDW8zgFuVk_g7GSnKOr/s1600/yunan.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Giannakis'in görevden ayrılmasının ardından Avrupa'nın belli
seviyedeki koçlarına şanslar veren Yunanistan, henüz beklentileri
karşılayabilmiş değil. Trinchieri'yle geçen yıl yaşanan hayal kırıklığının
ardından Spanoulis'ten de yoksun Yunanistan'da beklentiler yine çok büyük.
Beklenti altında kalma ihtimalleri de epey fazla.</div>
<div class="MsoNormal">
Türkiye'de basketboolu yakından takip edenlerin de önemli
bir saygı gösterdiği koç Fotios Katsikaris,beklenen potansiyelini henüz büyük
bir kulüpte göstermiş değil. Geçtiğimiz sezon Rusya Milli Takımı'nda göreve
başlayan ancak federasyondaki garipliklerin neticesinde Eurobasket öncesi
istifasını verebilecek bir duruşa da sahip kendisi. Tıpkı kendisi gibi
potansiyel vaadeden ancak top seviyede koçluk yapamayan Trinchieri'den sonra
biraz daha sağlam adımlarla ilerliyor. Yunan basketbolunun genç jenerasyonundan
risk taşıyacak bir tercihte bulunmayarak yaş ortalamasını yükseltti. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Vassilis Spanoulis, Stratos Perperoglou, Michael Bramos,
Loukas Mavrokefalidis gibi önemli parçalar bu kez kadroda yer almayan isimler.
Genellikle çift oyun kurucuyla izlediğimiz Yunanistan'ı turnuvada zaman zaman
bu düzenden uzaklaşmış göreceğiz. Hatta Zisis/Calathes - Vasileiadis -
Papanikolaou/Antetokounmpo - Printezis - Bourousis hazırlık döneminde en çok
maçlara başlayan ilk beş olarak dikkat çekiyor. İyi bir savunma beşi olmamasına
rağmen takımın yoğun çaba göstermesi, sık sık forvetten (K-Pap veya
Antetokounmpo) yardım getirebiliyor oluşları onları ayakta tutmaya yetiyor
genellikle.Bazen bu ikilinin beraber kullanılıyor oluşu onların agresiflik
seviyesini çok yukarılara çıkartıyor. Katsikaris'in savunma direncini yukarı
çekmek için başvurduğu bir diğer yöntem de rotasyonu uygulaması. Sık
değişiklikler yaparak takımını diri tutmayı amaçlamış ve bunu da hazırlık
döneminde iyi bir şekilde uygulamıştı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hücumda ise durumlar onlar adına daha olumlu. Bourousis gibi
önemli skor meziyetleri olan bir pivota sahipler. 20 dakika civarında oynadığı
her karşılaşmada çift haneyi görebilecek bir isim. Ancak Bourousis'in
rotasyonundaki ne Vougioukas ne de Glyniadakis istenen katkıyı verebilecek
isimler. Bourosis'in tam olarak iyi yapamadığı çember savunuculuğu, ribaund
konusunda ondan da kötü durumda bu ikili. Geçtiğimiz turnuvada
Mavrokefalidis'in sakatlanması ve Kavvadas'ın yetersizliğiyle ciddi sorun
yaşamışlardı pivot rotasyonunda. Kaimakoglu - Printezis'i birlikte kullanarak
size olarak kısalsa da bunu tolore edebilecek bir opsiyon bazı rakiplere karşı
kullanılabilir. Geçen yıl kadroda olmayan Kaimakoglu'nun hem yay gerisinden
etkili olması hem iyi ribaundçu olması bitik Fotsis'e göre en büyük artıları
2013'ten bu yana. Forvetler Antetokounmpo ve Papanikolaou'dan ayrıca bahsetmek
gerek. Birebirleri güçlü, potaya gidebilen, atletik ve şutu olan iki isim
Yunanistan'ın aslında oyunun her alanındaki en büyük silahları. Birlikte oynadıklarında
da takımı kısaltmadan sahada kalmış olabiliyorlar. Üç numaralarla eşleşme
sıkıntısı yaşayabilecek takımlara karşı ciddi bir üstünlük sağlayabilirler
buradan. All-around özellikli dört tane forvetle 3-4 numara rotasyonu çok büyük
bir silah olacak. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Zisis, Calathes gibi saha içi organizasyonda Avrupa'nın en
üst düzey isimlerine sahip olmaları da bambaşka bir artı. Bilbao'dan öğrencisi
Vasileiadis'e de çok güvenen Katsikaris onun set şutörlüğü hünerlerinden
faydalanmak için hazırlık döneminde bolca denemeler yaptı. Oynadığı hiçbir
maçta maç başına minimum üç üçlük denemesi var Kostas'ın. Guard rotasyonu
Katsikaris'in elinin en zengin olduğu ama en çok başını ağrıtan durum olabilir.
Off-guard olarak kullanılabilecek Sloukas, çok iyi bir savunmacı olan ve birçok
şeyden biraz biraz yapabilen Mantzaris ve şutör olarak Vasileiadis gibi üç
önemli yan parça var ellerinde. Ancak bu rotasyonun en iyi iki ismi Nick
Calathes ve Nikos Zisis benzer tipte oyuncular. Birlikte kullanılmaları takıma
gereklı artıyı katmıyor. Calathes'in daha iyi bir oyuncu olması, Zisis'in 2004'ten
bu yana Yunanistan'ın oynayacağı 10. turnuvada da kadroda yer almasının verdiği
ağırlık dakikaların doğru ayarlanmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya
yetiyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Grupta Hırvatistan'la birlikte ilk sıra için çekişecek
Yunanistan'ın nereye kadar gidebileceğini kestirmek oldukça zor. A Grubu'ndan
gelecek ters bir rakiple çeyrek final göremeden elenme gibi bir durum bile söz
konusu. Yolları çok zorlu fakat çeyrek final görememek elbette başarısızlık
olarak adlandırılacaktır Yunanistan için.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-13234085912706361452014-08-30T09:11:00.001+03:002014-08-30T09:56:49.470+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Meksika<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.siete24.mx/siete24/images/hector/tavo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.siete24.mx/siete24/images/hector/tavo.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Yakın döneme kadar Meksika ve basketbol denince aklına pek birşey gelmez aslında insanın. Ancak geçen sene kazandıkları Centrobasket, 2 NBA oyuncuları ve geçtiğimiz sezon ligimizde forma giyen Paul Stoll sayesinde biraz daha yakınlaşabildik onlara. Dizilerden ve filmlerden aklımızda oluşan Meksika insanı figürü, basketbol takımlarına da sirayet etmiş. Kalitesiz oldukları söylenemez ama aşırı uç ve marjinal bir mentaliteye sahipler. Rakibe ters de gelebilirler, galibiyetsiz de dönebilirler. Ama izlemesi tuhaf bir keyif veriyor bu takımı.<br />
<br />
Takım yapısına gelince, oyun zekası üst düzey bir kısaları yok. Meza ve Stoll oyun kurucu; Martinez, Cruz ve Jorge Gutierrez forvetlerde görev yapıyor. Dinlendirme dışında bu 5'linin dışına pek çıkmadıklarını söyleyebiliriz. Solak Martinez, ceza şutları iyi ve takımı tamamlayıcı bir görevi var. Cruz ise Gutierrez ile birlikte ana dış skorerler. Cruz penetrelerle, Gutierrez ise hem topla hem topsuz cutlarla etkili olmaya çalışıyor. Ama takımı ona ne kadar destek veriyor muamma. Stoll alıştığımızın aksine burada daha sakin bir görüntüde(ya da takımı sağolsun hiç sırıtmıyor). Uzunlarda ise Ayon, takımın en temel oyuncusu durumunda. Sıkıntılı pota altında ribaund canavarı, çok dengeli değil belki ama post-up silahı var, tepeye çıkıp içeriyi boşaltıp pas bile indirebiliyor. Centrobasket'te 3'ün üstünde asist ortalaması vardı. Hector Hernandez ve Adam Parada, onu tamamlamaya çalışan ikili. Pek becerdikleri söylenemez ama Parada orta mesafesi ve savunma işlevleriyle biraz daha etkili.<br />
<br />
Takımdaki oyun kurucu eksikliği top kullanmada dengesizliklere yol açıyor. Maçtan maça önemli farklar ortaya çıkabiliyor. Cruz'un tek başına takımı sırtlaması ya da Ayon'un her şeyi yapmaya çalışması gibi unsurlar olabiliyor. Ama haklarını yemeyelim dış oyuncular şut imkanı varsa atıyor yoksa bir penetre daha edip, pas ya da potaya atak imkanı arıyor. Ama tabi bu işler sistem dahilinde değil oyuncu içgüdüsüyle spontane oluyor. Hazır bahsi açılmışken spontane yaptıkları birşey daha var: Savunma. Savunmaya istekli başlıyorlar ancak heveslerine yeniliyorlar. Yüzü dönük uzun tutmakta sıkıntı yaşıyorlar. Ayrıca geriye iyi koştukları da söylenemez. Çok fazla top kaybına meyilli bir takım için ciddi defekt.<br />
<br />
Gutierrez ve Ayon, iki NBA oyuncusundan birini hep sahada tutmaya çalışıyorlar bu bağlamda Gutierrez'in benchte başladığı maçlar vardı. Kendilerince mantıksız bir çözüm değil. Üzerlerinde ciddi bir baskı da yok. Bunun getireceği rahatlık işlerini kolaylaştırabilir. Ancak yukarda belirttiğim gibi alttan ve üstten sınırları pek<br />
belli değil. Yinede 2 galibiyetin üst tura yeteceği bir grupta şansları azımsanmayacak kadar var. <br />
<br />
<span style="background-color: white; color: blue; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px;"><b>Habib Beyatlı</b></span>Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-37201376187209536102014-08-30T01:06:00.001+03:002014-08-30T01:06:44.491+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Ukrayna<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-GV2DGdcHAZU/VADvI2tXx1I/AAAAAAAABGQ/7mztpYHieo8/s1600/179655660.0_standard_730.0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-GV2DGdcHAZU/VADvI2tXx1I/AAAAAAAABGQ/7mztpYHieo8/s1600/179655660.0_standard_730.0.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
İyi bir koç ve düzenle birlikte bir sonraki Eurobasket'in de ev
sahipliğini alan Ukrayna basketbolu için her şey, ülkedeki siyasi
durumun karışmasına kadar güllük gülistanlıktı aslında. Tarihinde ilk kez bir FIBA Dünya Şampiyonası'na katılan Ukrayna, kafaları basketbolda tutmak için ekstra efor sarfetme durumunda kalabilir. Yine de koç ve oyuncu grubunun geçen yazla hemen hemen aynı olması herhangi bir gereksiz adaptasyon sürecine mahal vermezken, benzer bir takım görmemiz olasılığını da arttırıyor.<br />
<br />
Koç Fratello'yla birlikte takımın dışarıdan devşirdiği Pooh Jeter, yine sistemin merkezindeki isim ve koçun parke üzerindeki gölgesi konumunda. Gerek set seçimi gerekse tempo kontrolünde karar mekanizması olacak yine kendisi. Tepede başlayan uzunların perdelerini ağırlıklı asist veya dribbling üzeri şutla kullanmasını fazlasıyla tecrübe etmek mümkün Ukrayna hücumlarında. Zabirchenko ve Olexandr Mishula'nın, Jeter'ı yedekleme ve destekleme konusunda göstereceği performans da en az Pooh Jeter'ın performansı kadar önemli olacaktır.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-zry3KXljD54/VAD2Ke2o3eI/AAAAAAAABGg/-5p4Qhg-k1o/s1600/1408667204-basketball-spain-beats-ukraine-in-torneig-ciutat-de-badalona_5575047.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-zry3KXljD54/VAD2Ke2o3eI/AAAAAAAABGg/-5p4Qhg-k1o/s1600/1408667204-basketball-spain-beats-ukraine-in-torneig-ciutat-de-badalona_5575047.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Diğer yanda takımın skor üretmedeki ana opsiyonlarından biri de her sezon üstüne koyarak bir şut makinesine dönüşmeye başlayan Sergii Gladyr. Hem sabit şutör, hem dribbling üzeri uzunun yardımıyla çok rahat skor üretebildiğini geçen yaz görmüştük. Bazı hızlı hücumları yarıda kesip kaldıracak kadar kendine güveni olan Gladyr, sistem içinde bazen şaşırtıcı uzunlukta bir sürede toptan uzak kalıp topun ona gelmesini bekleyebiliyor. Bu durum pek tabi soğuma gibi bir soruna yol açmıyor. Düzen dışı da skor üretebilmesi onu bir miktar skorerin çok yönlüsü olarak yaftalayabilmemize olanak sağlıyor.<br />
<br />
Kadro özelliği olarak Ukrayna, hemen hemen her pozisyonda biraz fizikli. Forvetler ve uzunların kalıplı olmaları, çevik guard'larla birleşince gömülme riskinin alınmasını kolaylaştırıyor. Hatta yarı saha savunmasında bazı perdelemelerdeki anlaşmazlıkları göz ardı edersek iletişim seviyesi ve geri koşma/yerleşim hızı olarak turnuvadaki birçok takımdan iyi durumdalar. Kredi yine haliyle Mike Fratello'ya.<br />
<br />
Kısalarla birbirini tamamlayan uzunlardan ayrıca bahsetmek gerek. Ağırlıklı Natyazhko-Korniyenko'nun birlikte parkede olduğunu ve yine set offense'e ikisinin ağırlıklı şekilde tepede başladığını buraya not düşüyorum. Elbette ki ikisinin de orta/uzak mesafe menzillere sahip olması çok etkili bunda. İkili oyunda iç/dış dengesini sağlamalarına ve harika spacing'e giden yol yine en az bir şutu olan uzundan geçiyor. Slava Kravtsov'un geçen yaz bir çift taş gibi ellerle mundar ettiği onca topu bu yaz daha olumlu kullanabileceği hazırlık döneminde görülebiliyor ayrıca.<br />
<br />
Turnuvada yayın başına oturup da kalem-kağıtla takip edilebilecek takımların arasında Ukrayna. Ayrıca belki de Dünya Şampiyonası tarihinin en genç oyuncusunu kadroda bulunduruyorlar: Sviatoslav Mykhailiuk. Hazırlık döneminde biten karşılaşmalar hariç ana rotasyona giremedi ama süre bulduğu her an müthiş potansiyelinden birkaç kuple bir şey gösterecektir.Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-31443917132378278002014-08-30T00:40:00.001+03:002014-08-30T00:40:19.973+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Fransa<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBo6DltJMAKoiAxIXNdwOBZE3ejhhoqHReiaowfpP4SdLcUbp2jWLo9y8viP8_jNiTvfsNElOmyS4Wtq-Z6EoplY02Lt4H4RaPVqfoelkAAmxCJIUpejhSnahehmQ6Z7JjQPDkMFN7uGdE/s1600/france.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBo6DltJMAKoiAxIXNdwOBZE3ejhhoqHReiaowfpP4SdLcUbp2jWLo9y8viP8_jNiTvfsNElOmyS4Wtq-Z6EoplY02Lt4H4RaPVqfoelkAAmxCJIUpejhSnahehmQ6Z7JjQPDkMFN7uGdE/s1600/france.jpg" height="187" width="400" /></a></div>
Coğrafyası ve tarihi bağlarıyla atletizm ve fundamentalın belkide en çok kesiştiği ülke Fransa'dır. Bu sebepten kadrolara bakmayan biri bile aklına Fransa gelince
"Yaparlar heralde birşeyler" demesi muhtemel. Hatta bu kadrolara bakmayan kişi 2011 Eurobasket gümüş madalyası, 2012 Olimpiyat altıncılığı ve 2013 Eurobasket
şampiyonluğunu hatırlarsa kendi tezini kuvvetlendirir. Ama keşke kadrolara baksaymış.<br />
<br />
Bu tuhaf girişin ardından başlayalım değerlendirmemize. Kadro olarak Dünya Şampiyonası'na bir çok eksikle geldiler. 2013 MVP'si ve takımın esas oğlanı Parker,
kısa rotasyonunun önemli ismi De Colo, Euroleague normal sezonundaki performansıyla tekrar NBA şansı bulan Ajinca ve NBA'de 2014 yılın savunmacısı ödülü kazanmış
Noah takımda yok. Hatta turnuvaya günler kala bir başka NBA oyuncu Ian Mahinmi'de kadro dışında kaldı. Yerine Caja Laboral'e transfer olan Kim Tillie çağırıldı. Olaya
bu açıdan bakılınca direk madalya adaylarının haliyle gerisindeler.<br />
<br />
Parker'ın yokluğunda oyun kurucu pozisyonu Antoine Diot ve Thomas Heurtel'e emanet. Aslında kariyer olarak Heurtel biraz daha önde gibi ancak geçen senede rotasyonda
Diot öndeydi. Hazırlık döneminde de benzer bir görüntü oldu. Maçlara genelde o başlıyor ve süre olarak da daha çok sahada. De Colo'nun olmayışıyla bazen yanyana
oynama ihtimalleri de mevcut. Ancak ikiside net bir hücum akışkanlığı sağlayamadı hazırlık maçlarında.<br />
<br />
Kanatlar, hiç şüphesiz en rahat oldukları yer tabi başta Batum geliyor. Bu tarz turnuvarlarda ve kısa Nancy macerasında çok üst düzey performanslarına tanık olmuştuk.
Ama bu milli takımda sorumluluğu daha fazla. Daha önceleri olduğu gibi direkt olarak rakibin en etkili kısa oyuncusunu savunmak görevi verilecek mi orası muamma.
Bir diğer NBA oyuncuları Evan Fournier ise çok çok ciddi bir şutör. Yıllardır Fransa'nın yaşadığı spacing sorununa çözüm getirebilir. Gerçi bu seferki sıkıntıları da
rakibi içeriye toplamak. Geçtiğimiz sezon Fransa Ligi'nin sayı kralı Edwin Jackson, bir başka skor opsiyonları. Ancak çok fazla üst düzey tecrübesi yok ve Asvel'deki
kadar özgürlüğü de yok. Takıma ve koçuna güven verebilirse bir X-faktör olma şansı var. Avrupa'nın tecrübeli "her işi yaparız abi"cilerinden Mike Gelabale ve
Charles Kahudi bu bölgedeki diğer isimler. Bu yıl kariyerinin vasat yıllarından birini geçirse bile Gelabale'in iyi perfomansına da çok ihtiyaçları var.<br />
<br />
Uzun olarak ise üst düzey değil belki ama yeterli denebilecek bir oyuncu grubu var ellerinde. Orda da asıl oyuncu tabiki Boris Diaw. Kilo problemi yok gibi göründü
hazırlık zamanı. Performansı yeterli değildi ancak tecrübeli bir isim ve her an zulasından başka birşey çıkartabiliyor. Joffrey Lauvergne, içerden dışardan etkili
olabilen bir oyuncu ve turnuvadaki performansı merak edilen birisi. Alıştığından daha sert uzunlarla karşılaşacak turnuvada. Ayak çabukluğu ve 3'lüğe kadar uzanan
dış şutunu avantaja çevirebilmesi onun ve takımı için önemli. Partizan'daki kadar değil tabi ama yine ağır bir yükü olacak. Takım olarak kötü bir sezon geçiren
Utah Jazz'ın yüz güldüren elemanlarından Rudy Gobert'in ortayı kapatması ve blok becerisi yüksek. Tabi o da bu seviyeler için ince bir oyuncu. Florent Pietrus'u
bu turnuvalar ve İspanya kariyerinden tanıyoruz. Kısa dönemlerde savunma ve direnç olarak katkı verir ama uzun dönemlerde verebilecekleri sınırlı. Kadroya son eklenen
Kim Tillie ise ilginç bir oyuncu. O da ince sayılır ama mücadeleden kaçmayan yapısı var, takımı gibi o da belli bir düzeyde atlet.
<br />
<br />
Genel toplama gelince, savunmada atletizmleriyle 1-2 takım hariç her rakibi çok sıkacaklardır muhtemelen. Ribaundlarda da üstünlük sağlayabilirlerse dahada korkulan
bir görüntüye sahip olacaklar. Onlar için asıl problemler hücumda başlıyor. Hızlı hücum oynadıklarında basit hata, yarı sahada ise spacing ve oyun kurma problemleri
baş gösteriyor. Batum'un takıma yapacağı liderlik de önceden pek kestirilemiyor. Ama şu da unutulmamalı, geçen sene Eurobasket'e inanılmaz vasat başlamışlar ancak
eleme maçlarından itibaren performanslarını takımca iki gömlek yukarı çıkarmışlardı. Bu sefer o kadar kolay bir grupla başlamıyorlar tabi. Biraz Türkiye'yi andıran
bir görüntüyle savunma konsantrasyonlarını asla kaybetmemek onlar için asıl kilit nokta belkide.
<br />
<br />
<b style="background-color: white; color: blue; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20px;">Habib Beyatlı</b>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-74257259799747862012014-08-29T21:16:00.003+03:002014-08-29T21:17:57.466+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Brezilya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-C2dkYWc3_rQ/VADDfKil4KI/AAAAAAAABF4/8zGUT-PnwwQ/s1600/The-Brazilian-National-Basketball-Team.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-C2dkYWc3_rQ/VADDfKil4KI/AAAAAAAABF4/8zGUT-PnwwQ/s1600/The-Brazilian-National-Basketball-Team.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Turnuvaya en eksiksiz gelen takımlardan biri belkide birincisi Brezilya. Aslında 2010'da da aşağı yukarı böyle bir kadroyla geleceklerdi ama son anlardaki sakatlanan ve kadrodan çıkarılan oyuncular olmuştu. Kısmet 4 yıl sonrayaymış.<br />
<br />
Turnuvaya 31 yaş ortalama bir kadroyla geliyorlar. Takımın en genç ismi Raul Neto, 22 yaşında. Geri kalan tamamı 28 yaş ve üzeri. 39 yaşındaki ihtiyar delikanlı Marcelo Machado ise hala kadroda. Burdan pası hemen takım özelliklerine atıyorum ve eğer bu yaş ortalamasına aldanan takım olursa çok üzülür sonradan. Atletizmi ve enerjileri çok üst düzeyde. Yana doğru atılan tembel pasları ya da uzunlara atılan "ya tutarsa" toplarını hiç affetmiyorlar, çalıyorlar. 1 numara hariç diğer pozisyonlardaki her oyuncu blok olmasa bile şutu bozmaya yetecek kadar zıplayabiliyor. Post-up oynamayı seven takımlara karşı ciddi bir avantaj. Konuyu çok dağıtmadan oyunculara geçelim.<br />
<br />
Oyunculara bakınca turnuvanın en özel pota altı rotasyonlarından biri hiç şüphesiz. 3 tane kendini kanıtlamış NBA oyuncusu artı İspanya takımlarıyla Euroleague oynayan Rafael Hettsheimeir var ellerinde. Rafael'den bahsetmek lazım, milli takımda özgüveni daha yüksek ve uzun olsa bile şut temelli bir oyuncu için özgüven olmazsa olmazlardandır. Avrupa basketbolundaki etkinliğini bildiğimiz Splitter takımın hücumda ve savunmada takımın en önemli kozu olacaktır muhtemelen. Yine Avrupa'ya uzak olmayan Varejao, ribaundlarda çok etkili bir isim. Wizard ile iyi bir sezon geçiren Nene ise hem ayak çabukluğu hem kuvveti hem de orta mesafesiyle birçok takıma ters gelebilir. Kısalara geçtiğimizde ön plana Marcelo Huertas çıkıyor. Splitter ile uyumu ve ikili oyun becerisi, onu takımın en alternatifsiz oyuncusu yapıyor. Yedekliğini ise Gipuzkoalı enerjik oyun kurucu Raul Neto yapıyor. Kısa dönemlerde orayı kapatsa bile uzun vadede Huertas'ın takım içindeki yeri başka. NBA'den tanıdığımız Leandro Barbosa ve eski Maccabi'li Alex Garcia ise ilk 5 çıkan oyuncular. Uzun rotasyonunun etkinliğinin devamı için dışarıdan skor ve spacing katkısı vermeleri kilit noktalardan. Yukarıda bahsetmeye çalıştığım enerjik takım görüntüsünün baş kahramanlarından Larry Taylor, savunma çabası ve penetreleriyle takımı hareketlendirebilen biri. Şahsıma buzzer-beater kavramını öğreten Machado ise hazırlık maçlarında pek iyi görünmedi. Ama ondan beklenen ceza şutlarını Marquinhos ve Rafael'den bulmayı başardılar. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-u2Qz5-jBEAk/VADDjtaiLxI/AAAAAAAABGA/9Ur09F7e6-g/s1600/Brazil-basketball-team-squad-fiba-2014.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-u2Qz5-jBEAk/VADDjtaiLxI/AAAAAAAABGA/9Ur09F7e6-g/s1600/Brazil-basketball-team-squad-fiba-2014.jpg" height="169" width="320" /></a></div>
Enerji ve savunma becerilerinden bahsetmiştim. Olumsuz özelliklere gelince, net bir skor lideri çıkartamıyorlar. Litvanya'ya 17'den maç kaybetmişlerdi hem de 65 sayının altında biten bir maçtı. Onları eleme maçlarında ciddi yaralayabilir bu durum. Rotasyonu daraltmak belki bir çözümdür fakat bu sefer de enerjik oyunlarını kaybedebilirler. Madalya hedefi için bu ikilemde kararı doğru vermeleri onlar için elzem. Ancak yinede 2010 Dünya Şampiyonası'nda ABD'nin zorlandığı tek maçın Brezilya olduğunu da hatırlamak gerek. Zor bir grupla başlıyorlar ama hiç şüphesiz turnuvanın en ciddiye alınması gereken takımlarından biri.<br />
<br />
<span style="color: blue;"><b>Habib Beyatlı </b></span>Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-62962437416132300132014-08-29T21:04:00.002+03:002014-08-29T21:04:53.105+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Litvanya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-vVUAWDJmohI/VADAhCewHbI/AAAAAAAABFk/SkropffPaKU/s1600/draugiskos-krepsinio-rungtynes-lietuva-slovenija-65606002.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-vVUAWDJmohI/VADAhCewHbI/AAAAAAAABFk/SkropffPaKU/s1600/draugiskos-krepsinio-rungtynes-lietuva-slovenija-65606002.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Geçen yıl Eurobasket finaline yükseldiler ancak finalde Fransa'ya kolay teslim olarak geldiler Dünya Şampiyonası'na. Net favori iki takım İspanya ve ABD'nin ardından akla ilk gelen madalya adaylarından biri. Tecrübeli koç Jonas Kazlauskas ile devam ediyorlar ve geçen seneki kadroları büyük ölçüde koruyarak geliyorlardı. Ta ki...<br />
<br />
Turnuvalardan önceki hazırlık maçlarını galibiyet/mağlubiyetten çok sahada oynanan oyun, takımın eksikleri ve bu eksiklerine nasıl reaksiyon verdiklerine göre incelemek daha sağlıklıdır aslında. Ancak takım çok parlak giden hazırlık sürecinin son maçında<i>(Hırvatistan)</i> takımdaki en kilit ismi sakatlığa kurban verdiler: Mantas Kalnietis. Aynı zamanda takım kaptanı olan Kalnietis<i>(bu görev sakatlıktan sonra Jankunas'a verildi)</i>, takımın saha içi patronu ve mevki olarak da en alternatifsiz
oyuncusu sayılırdı. Zaten Kazlauskas da daha evvelden <i>"sonumuz olur"</i> diyerek buraya işaret etmişti. Bu kayıp, son hazırlık maçında geldiği için de bu sorunu nasıl tolere edecekleri konusunda pek bir fikrimiz olmuyor maalesef. Bu açıdan biraz kapalı kutu görüntüsüne bürünüyorlar.<br />
<br />
Yerine ise aday kadrodan kesilen Adas Juskevicius çağırıldı. Bir diğer genç oyuncu Saras Vasiliauskas ile orayı kotarmaya çalışacaklar. Ancak ikisi de çok üst düzey tecrübeye sahip değiller. Hazırlık maçlarında kenardan enerji getiren ve setlere tempo katan Vasiliauskas'ın işi biraz daha zor. Artık back-up değil ve sorumluluğu daha fazla. 2013'te olduğu gibi yarı saha organizasyonları için Seibutis yine onlara bir alternatif olabilir.<br />
<br />
Kanatlara geçtiğimizde ise turnuvanın elit rotasyonlarından birine sahipler: Marty Pocius, Jonas Maciulis, Mindaugas Kuzminskas, Renaldas Seibutis ve Simas Jasaitis. Hepsi ortalama ya da daha üst seviye atlet ve savunmacı. Hepsinin hücumda iyi yaptığı işler de var ayrıca. Litvanya ekolüne uygun biçimde geçiş hücumlarına da müsaitler. Şu grupta Jasaitis'in rotasyonda biraz daha geride kaldığını söylemek güç değil. Oyun kurma zaafını azaltmak için Pocius ve Seibutis'in dakikaları artacaktır şüphesiz.
Sırtı dönük oyunla oluşturduğu sayı ve pas seçenekleriyle yeni Real Madridli Maciulis de onlar için önemli bir koz. Diğer iki isim Kuzminskas ve Jasaitis biraz daha arkadaşlarının performansından etkilenen tipte oyuncular. Kuzminskas içerden, Jasaitis ise ceza şutlarında etkili. Set temposunun yükseldiği zamanlarda yaptığı pota altına boş cut'larla Kuzminskas ile Vasiliauskas arasında özel bir bağlantı oluşabilir. Oraya dikkat etmek lazım.<br />
<br />
Uzun rotasyonu ise geçen senekinin aynısı fakat bu sefer gençlik ateşi ön planda. Motiejunas ve Valanciunas, 1 yıllık NBA tecrübesini daha zulalarına koyduktan sonra abilerinden çokça dakika çalacak geçen turnuvaya göre. Buraya Javtokas'ın olmamasını da ekleyebiliriz tabiki. Birbirleini hücumda tamamlayabiliyorlar. Kalnietis'in olmayışına en çok Valanciunas üzülecektir muhtemelen çünkü post-up'ı hala istediği düzeyde değil. Motiejunas ise o konuda daha şanslı. Lavrinovic kardeşler ya da
Jankunas sahadayken potaya daha yakın oynayabilir. Ayrıca şut becerisinin yanında küçümsenmemesi gereken birde sırtı dönük oyunu var. Solakların genel özelliklerinden olan sağ el becerisinin sıfıra yakın olması Motiejunas'da pek öyle değil. Temel bitirişleri yapabiliyor ve kabul edilebilir bir hook shot'ı var. Turnuvada parlaması muhtemel isimlerden biri. Lavrinovicoğullarından Darjus, ikizine oranla daha iyi bir sezon geçirdi Kiev'de. Kardeşinden daha önde göründü hazırlık maçlarında da. Takım kaptanı Jankunas ise çok fazla oynamadı hazırlık maçlarında. Sene ortasında da önemli bir sakatlık geçirmişti zaten. Uzun rotasyonunun sonunda olması muhtemel.<br />
<br />
Takıma bütün olarak şöyle bir baktığımızda fizik gücü üst düzey bir takım görüyoruz. Dar rotasyonla oynayan rakiplere karşı ciddi bir avantaj sayılır bu. Alışılmış Litvanya takımlarından daha az 3'lük daha fazla içeriyi zorlamaları beklenebilir. Eksikliklere gelirsek, top kaybına meyilli bir takım. Ayrıca bireysel değil ama takım savunması konusunda<i>(yardımlar, kaymalar vs) </i>sıkıntı yaşayabilirler. Slovenya'yla oynadıkları 2 maçın da çok canları yandı buradan. Ve tabi ki Kalnietis'sizlik ile gelen oyun kurma ve liderlik problemi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-uGBd6TtcHAw/VADAlMu19nI/AAAAAAAABFs/_wU3IPRCnMk/s1600/draugiskos-krepsinio-rungtynes-lietuva-slovenija-65587524.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-uGBd6TtcHAw/VADAlMu19nI/AAAAAAAABFs/_wU3IPRCnMk/s1600/draugiskos-krepsinio-rungtynes-lietuva-slovenija-65587524.jpg" height="193" width="320" /></a></div>
Yeri gelmişken birkaç kelam da koç için edelim. Kazlauskas denilince, benim de içinde bulunduğum genç jenerasyonun aklına Yunanistan - 2010 <i>(Spanoulis, Diamantidis,<br />Sofo ve daha niceleri)</i>, CSKA - 2012 <i>(Anlatmaya pek lüzum yok)</i> ve Litvanya - 2013 <i>(Final maçındaki kötü gidişe hiç tepki verememesi)</i> geliyor. Kendisi de farkındadır<br />
bazı şeylerin heralde. <br />
<br />
<span style="color: blue;"><b>Habib Beyatlı </b></span>Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-51012278455467493362014-08-29T17:02:00.000+03:002014-08-29T17:02:21.808+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | İspanya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-XUymM8CL6H8/U_-x5H-fk0I/AAAAAAAABFI/kixM16q6Kms/s1600/camiseta--644x362.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-XUymM8CL6H8/U_-x5H-fk0I/AAAAAAAABFI/kixM16q6Kms/s1600/camiseta--644x362.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
İspanya'nın altın jenerasyonu olarak değerlendirilebilecek oyuncu grubunun son demlerine rastgelen İspanya 2014, özellikle Pau-Navarro-Reyes üçlüsünün 2008 ve 2012'den sonra ABD'yi büyük bir turnuva finalinde devirip altın madalya sahibi olmak için son şansları belki de. Tecrübe eksiği öne sürülerek eleştiriye maruz kalan koç Juan Antonio Orenga ise geçen yaz olduğu gibi aday kadro açıklamak yerine <i>"kazanan/yedek talihli"</i> kıvamındaki ilk 12 ve aksi bir durumda kadroya çağırılacak 3 oyuncu belirleyerek takımın ilk günden itibaren sarih kafayla çalışmasına ön ayak oldu.<br />
<br />
İspanya'nın kadrosu incelendiğinde ilk göze çarpan, oyuncu özelliklerinin uzunlar/kısalar olarak hemen hemen ikiye ayrılmış olması sanırım. Oyunkurucular ve skorer kısalar bir tarafta, uzunlar bir tarafta. Arada kalmış olarak nitelendirebileceğimiz tek oyuncu Victor Claver ki geçen yaz eksik İspanya'nın as 4 numara tercihi iken bu yaz biraz da kadro şişkinliğinden 3 numaradan şans buluyor. Demem o k İspanya yüklü geldiğinde koç Orenga'nın elindeki tehlikeli kozlardan biri kadro derinliği. Tehlikeli dememin sebebi de<i> -en azından bana göre-</i> bu kadar çok kaliteli oyuncuyu memnun etmek hiçbir zaman kolay olmaz. Koçun geçen yazdan sonra karşısına çıkabilecek en büyük potansiyel problem de budur zannımca.<br />
<br />
Yavaştan parkeye doğru geçmek gerekirse, Gasol biraderler ve Ibaka'yı aktif kılmak için takımın en çok kullandığı yöntem kenar ikili oyunları. Uzunun devrilmesine veyahut olası adam değişiminde <i>(veya switch olmasa da)</i> uzunun alçak post oyununa giriş burdan oluyor genellikle sete sette. Hatta tepede oyunkurucunun oynadığı <i>horns seti</i>, kullanılmayan uzunun kendi tarafındaki kısayı çıkarıp tekrar kenardan ikili oyuna dönmeleri şeklinde ilerleyebiliyor. Demeye çalıştığım şey, Gasol kardeşlere giden yol Rubio'nun oyun görüşünden geçiyor biraz.<br />
<br />
Ricky Rubio, henüz iyi olup olmadığına karar veremediğim yukarıdaki metaforum için sadece bir örnek aslında. Karşılaştırma polemiğine girmeden konuşmak gerekirse de, turnuvadaki en iyi iki kısa rotasyonundan birinin gayet önemli bir parçası. Navarro-Rudy gibi skor öncelikli kısaları kenarda tutarsak; Rubio-Calderon-Rodriguez'le birlikte daha çok off-guard olarak nitelendirebileceğimiz Sergio Llull, yukarıda bahsettiğim kenar ikili oyunlarında uzunların eli ayağı gibi adeta. Üç oyunkurucu daha çok set temposunu ayarlarken Llull kanında olan delişmenlikle yarı sahayı daha hızlı geçmeye teşvik ediyor takımı fırsat bulduğunda. Bu hız dengesini kısaların dozunda ayarlayabilmesi de, iki çember arasını koşmakla sorunu olmayan pasör uzunlarla çok daha rahat oluyor.<br />
<br />
Llull-Rubio ikilisinin azımsanmayacak sayıda hazırlık maçına birlikte başlaması ve yine azımsanmayacak dakikaları birlikte almalarındaki ana sebeplerden biri, en az hücumdaki etkileri kadar kadrodaki en iyi kısa savunmacılar olmaları. Rakip kısalara yapılan iyi savunma; hücum süresinden çalma durumundan tutun da boyalı alandaki savunmanın rahat etmesine kadar yararlara sahip. Belli miktardaki pas-kat'larda bile savunmanın dengesi kolay dağılmıyor özellikle bu ikili Marc veya Ibaka'yla birlikte parkede olunca. Marc'ın düşünce gücüyle yaptığı savunmaya Ibaka'nın hava hakimiyeti eklenince İspanya savunması korkutucu oluyor. Bu kısmı İspanya'nın sağlık sigortasının bir parçası gibi düşünmek mümkün. Yine de takımın en büyük eksiklerinden biri olarak forvet savunabilecek fizikte bir oyuncudan bahsedilebilir. Claver'in dakikaları bu denli sınırlıyken Rudy ve kısalar bu görevde fazla sırıtıyor. İnanmayan Bojan Bogdanovic'in kısa sürede yarattığı tahribata baksın.<br />
<br />
Tabi ki İspanya'nın bu oyun kurucu rotasyonu yanında, 3 hücumdan 7-8 sayı çıkarabilecek ve bu sekansla ivme kazandırabilecek kalitede Juan Carlos Navarro ve Rudy Fernandez gibi iki süper yıldıza, neredeyse lüks kontenjanından sahip olması gibi bir durum var. Pek tabi bu durum ziyadesiyle ütopik ve bu ikili, rakibin gömülmesini önleyecek şutör yaftası da yemiş değil. Anlatmaya çalıştığım şey artık en ön planda olmamaları. Ufak bir örnekle açıklamak gerekirse; Navarro'nun en skorer olduğu karşılaşmada sadece Pau Gasol daha çok top kullandı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-1mD0Uff7U2U/U_-9-PnSNuI/AAAAAAAABFU/_yv6jbaaGJ4/s1600/1406193705_extras_noticia_foton_7_0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-1mD0Uff7U2U/U_-9-PnSNuI/AAAAAAAABFU/_yv6jbaaGJ4/s1600/1406193705_extras_noticia_foton_7_0.jpg" height="129" width="320" /></a></div>
Gasol biraderlerin haşmeti, turnuvanın önüne geçebilecek seviyede muhtemelen. Kenar ikili oyunları veyahut direkt konuya girilen forvet paslarıyla uzunu yoklamak hücumun ana hedefi İspanya'da. Ciddi bir low-post tehdidine sahip Gasol kardeşler ve Ibaka'nın en çok sıkıntı çektikleri konu sırtı dönük oynarken yardımı engelleyecek, temiz şutu olan bir 4 numara. Misal geçen yaz Victor Claver'di bu isim Marc'ı içeride yalnız bırakmak adına, bu yaz nispeten daha ikiz kule tipindeler. Hatta Ibaka'nın, Gasol'ların ve hatta Felipe Reyes'in dahi yay seviyesine uzanan şut menzilleri var lakin bu ihtiyaç duyulan seviyede değil. <br />
<br />
Şimdi bu büyük görünen sorunu kendiliğinden çözen bir uzun yerleşimi ve kabiliyeti söz konusu İspanya'da. Özellikle ikili oyun sırasında üçüncü olarak dirsek bölgesinden hücuma katılan uzunlardan biri Gasol kardeşlerden biriyse, nerede duracağını iyi bilen diğer uzuna <i>(özel bir isim belirtmek gereksiz)</i> topun geçmesini izlemek gayet keyifli. 2.10 üzeri en iyi iki pasöre sahip olmanın getirdiği güzelliklerden.<br />
<br />
Özetle İspanya, 2006'dan sonra dünya çapındaki bir şampiyonada altın madalyaya kağıt üzerinde en yakın olduğu ve gümüş madalyanın kendileri açısından başarısızlık sayılabileceği bir turnuvaya ev sahipliği yapacak. Beklentilerin olası baskısını nasıl yönetebildiklerini takip etmek gayet ilgi çekici olacaktır.Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-61727621053830462242014-08-29T16:51:00.000+03:002014-08-29T16:51:12.501+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Hırvatistan <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_5fHGwXPbGdfJBkgBtqWlbHVLxjrq3ymdJpv61K0sr-lv_Hje0R9HALEWY2FPaOKl4IGIwlc90vv20SlNNZqo7y_3npVNacZdEov8OsbZ5zhHDzt1a3tC4pycGvi3U40GlqJkWJDhnR4e/s1600/saric+tomic.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_5fHGwXPbGdfJBkgBtqWlbHVLxjrq3ymdJpv61K0sr-lv_Hje0R9HALEWY2FPaOKl4IGIwlc90vv20SlNNZqo7y_3npVNacZdEov8OsbZ5zhHDzt1a3tC4pycGvi3U40GlqJkWJDhnR4e/s1600/saric+tomic.JPG" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Son Eurobasket'te oynadıkları basketbolla dikkat çeken
Hırvatistan, genç jenerasyondan yetişen isimlerle birlikte harmanladığı
kadrosuyla üçüncü kez Dünya Şampiyonası'nda boy gösterecek. Kısa bir duraklama
döneminin ardından Slovenya'da tekrar milli takımın başında yer alan Jasmin Repesa
ile birlikte ivmelenen Hırvatistan, ciddi bir şekilde madalya adaylarından
birisi konumunda.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Takımın başındaki Jasmin Repesa'nın Türk basketbolundaki
yeri çok eskilere dayanır. Tofaş'ın
Türkiye'nin zirvesine çıktığında koç pozisyonunda Repesa vardı. Üç Avrupa
şampiyonası ve bir Olimpiyat olmak üzere çıktığı dört turnuvadada Hırvatistan'ı
çeyrek finalden öteye taşıyamamıştı Repesa. Josip Vrankovic'in göreve gelişiyle
biraz karanlık bir dönemece girdiler. Ante Tomic ve Bojan Bogdanovic gibi
Avrupa basketbolunda pozisyonunun en iyisi arasına giren isimlere ek Krunoslav
Simon, Damjan Rudez, Luka Zoric gibi rollerinin hakkını çok iyi veren isimlere ek
Dario Saric gibi geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri eklenince
beklentiler de haliyle artmıştı. Birçok soru işaretine rağmen Repesa'nın
yeniden göreve gelmesiyle birlikte 2013'te harika bir başarıyla son dörde kadar
ilerlemişlerdi. Bu turnuva öncesinde de Cibona ile peri masalı bir sezon
geçiren Slaven Rimac ve bir dönem Laboral'da 'caretaker' koç görevini yapan Zan
Tabak gibi ülke basketbolunun önemli isimleri Repesa'nın yardımcıları olarak
göreve geldi. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hazırlık döneminin başlarında Ante Tomic, Roko Ukic, Bojan
Bogdanovic gibi isimleri dinlendiren koç Jasmin Repesa kemik kadronun yanına
yapacağı eklemeler için deneme-yanılmalar yaptı. Delas kardeşlerin yerine çok
iyi sezon geçiren Luka Babic ve bir yerde takıma katılması şart olan Mario
Hezonja eklendi. Devşirme kontenjanını yine point guard rotasyonundan yana
kullandı Hırvatlar. Dontaye Draper yerine Valencia ile Eurocup zaferinde
başrolde olan isimlerden Oliver Lafayette takviyesi takım organizasyonunun bir
parça yukarı çıkmasına olanak sağladı. Hazırlık dönemindeki görüntü de takımın
bir tık daha hızlı oynadığını kanıtlar nitelikteydi. Bojan Bogdanovic'in
Obradovic tedrisatında geçirdiği sezon oyun kurucunun saha içi yardımcısı
rolünü de yapabilmesine olanak sağlıyor. Bogdanovic'in oyununda değinilmesi
gereken bir diğer nokta da savunma. Yıldız oyuncunun bu yönünü geliştirmesi
takım savunması çok üst düzey olmayan Hırvatlar için önemli bir nokta. Saric ve
Tomic'in uyumu, 4-5 pick&roll hücumlarının kullanılabiliyor oluşu ve
ribaundlara gelen katkıyla oyunun iki tarafında da etkili olabiliyorlar.
Saric'in hem devrilebilmesi hem de dışa açılabilmesi ve bunu çok üst seviyede
yapabilmesi de harika bir set şutörü olan Damjan Rudez'in de bolca boş atış
imkanı bulmasına olanak sağlıyor. İzleyebildiğim maçlarda pick&roll
hücumlarının verimli olduğunu söyleyebilirim. Ante Tomic'in çok iyi bir pasör
olmasıyla post'ta takıma servisler yapabilmesine olanak sağlıyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hırvatistan'ın kadrosuna baktığımızda benchte alışık
olduğumuz, etkisi belli isimler görüyoruz. Repesa'nın üvey evlatlarından Roko
Ukic, büyük olasılıkla benchen gelip Lafayette'i yedekleyecek. Takımı oynatma
konusunda zaten güven vermeyen, şutunun da bir tehdit oluşturmamasıyla Ukic'in verebilecekleri
iyice sınırlanıyor. Krunoslav Simon ve Luka Babic gibi pozisyonuna göre iyi
saha görüşü olan isimlerin daha fazla katkı vermesi olası bir durum onlar
adına. Hırvatistan'ın 2-3 numara rotasyonunun ne kadar şatafatlı olduğundan
birkaç cümle de olsa bahsetmek gerek. Kariyerinin zirvesine doğru yürümeye
giden Bojan Bogdanovic ve Zaragoza'daki performansıyla Indiana'nın yolunu tutan
Damjan Rudez gibi etkili şut ritmine sahipler. Bogdanovic'in hücumda her şeyi
yapabildiğini atlamamak gerek. Kuban'daki kariyer sezonunu geride bırakan
Simon, Cedevita'da çok önemli işler yaparak Repesa'nın iyi bildiği Babic ve
gelecek Hırvat milli takımlarında çok önemli roller üstlenecek Mario Hezonja.
Repesa, guard'ı kadar değil de forvetleri kadar konuşan bir takım istiyordur
herhalde.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun rotasyonunda yukarıda da bahsettiğim Dario Saric - Ante
Tomic ikilisi 28-30 dakika bandında süreler alacak. Pota altındaki yegane
sertliği getirebilecek Damir Markota'nın çabayla ortaya koyabilecekleri
sınırlı. Yedek pivot rolleri Luksa 'hareketli perdeleme' Andric ve Luka
Zoric'te. İki ismin de perdeden sonra devrilebilmeleri en büyük meziyetleri.
Zoric'in bire bir hücum opsiyonunun olması bir parça önemli olsa da Tomic'in
arkasında çember savunuculuğu, ribaund, atletizm üçgeninde sınıfta kalıyorlar. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ezildikleri İspanya maçının istatistik kağıdında fauller
dikkat çekiyor. Krunoslav Simon, Damir Markota ve Mario Hezonja 5, Ante Tomic,
Dario Saric ve Damjan Rudez 4 faul yapıp mücadelenin genelinde faul problemi
nedeniyle kenarda kaldılar. Değerlendirirken bu maçı ayrı bir kefeye koymak
gerekiyor. Denk takımlarla yaptıkları karşılaşmalar(Fransa, Sırbistan,
Yunanistan) yakın geçti ve kazanan son bölümlerde belli oldu. Fransa maçının
son altı dakikasındaki 16-0'lık seri, Sırbistan maçında normal sürenin
bitmesine üç dakika kala 8 sayılık farkı koruyamayıp uzatmada kaybetmeleri gibi
endişe verici maç sonları geçirdiler. Yunanistan'ın maçının sonunda da
Lafayette'in top kaybıyla başlayan hızlı hücumda geriye iyi koşmaları ve ortayı
kapatmalarıyla Vasileiadis'in el üstü şutuna mahkum bırakmaları da artı bir
noktaydı. Maç sonu hatalarının turnuva öncesinde gelmesi olumlu pencereden
bakabilmeyi sağlıyor. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
2013 Eurobasket'ten daha geniş bir kadro, Saric'in yıldız
statüsüne dayandığı bir yaz, Tomic ve Bogdanovic'in kendilerini dünyaya tam
olarak ispatlayabilecekleri bir turnuva.
Hırvatlar alttan yetişen isimlerle birkaç yıl sonra İspanya'nın yaklaşık
10 yıldır üstlendiği role geçebilirler fakat şimdilik onlar için madalya hedefi
planlamak daha makul. Savunma performanslarını düşününce bu </div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-73477688679105549682014-08-29T16:14:00.001+03:002014-08-29T16:14:58.203+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Porto Riko <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.pba-online.net/uploads/photo/barea-arroyo-083013.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.pba-online.net/uploads/photo/barea-arroyo-083013.jpg" height="180" width="320" /></a></div>
Amerika kıtasının uluslararası turnuvalarda görmeye alışık olduğumuz ekiplerinden Porto Riko, İspanya 2014 ile 13. Dünya Şampiyonası'na katlıyor. 86'dan beri turnuva atlamayan Porto Riko, 1990'daki yarı finalden 2002'deki çeyrek finale dek şampiyonalarda kendini gösteren bir ülke olmayı başardı. 2006 ve 2010'da ise grup aşamalarında Çin'i mağlup etmelerine rağmen genel averajda altta kalarak üst üste 2 kez aynı senaryoyu yaşadılar ve 2. turdan uzak kaldılar.<br />
<br />
Geçtiğimiz sene düzenlenen Amerika şampiyonasında aldıkları gümüş ile İspanya'ya gelen Porto Riko'nun kadrosunda ciddi eksikler mevcut. Milli takımı bırakan Larry Ayuso'nun yanında John Holland, Maurice Harkless ve 2014 draftında Miami Heat tarafından ilk turda draft edilen Shabazz Napier takımda yer almayacaklarını açıkladılar. İspanyol koç Paco Olmos'un elindeki 12 kişilik kadro nispeten düşük profilli ancak sürpriz potansiyeli taşıyan bir yapıda. Takımla ilgili notlara geçecek olursak;<br />
<br />
-Carlos Arroyo ve JJ Barea Porto Riko'nun ön plana çıkan iki ismi, hücumdaki en ciddi silahları. Belli bir yarı saha set düzenleri olmadığı için takım neredeyse 40 dakikanın tamamında Arroyo ve Barea'nın yaratıcılığına bağlı kalıyor. Takımın ne kadar ileri gideceğini bu ikilinin performansı belirleyecek. İlk beşte birlikte başlasalar da maç içinde belli sekanslarda tek oyun kurucuya dönmeyi tercih edebiliyor koç Olmos. Hazırlık maçlarından bir genelleme yapmak doğru olmasa da bu anlarda verimin daha üst seviyelerde olduğu söylenebilir. Barea, sahada olduğu anlarda skor yükünü tamamen üstüne alıp bire bir üzerinden bolca top kullanırken Arroyo daha çok ikili oyuna başvuruyor, pas açılarını kovalıyor. Arroyo'lu bölümlerde normalde etkin bir rolü olmayan oyuncuların devreye girdiğini, skor dağılımına katkı sağladığını gözlemlemek mümkün.<br />
<br />
-Hücumda dikkat çeken unsurlardan biri de 24 saniyenin büyük bir kısmında topun 3 sayı çizgisi etrafında dolaşması. Boyalı alanda pozisyon üretebilecek bir 5 numaranın olmaması iç-dış dengesinin bozulmasına yol açıyor. İlk beş çıkan uzunlardan Renaldo Balkman, takımın hücumdaki 3. opsiyonu, Arroyo - Barea ikilisinin en fazla beslediği isim. Ancak asistler haricinde iyi bir yüzü dönük ya da sırtı dönük oyununun olmaması aktivitesini sınırlıyor. Ricardo Sanchez ise iyi bir şutör ancak sağlam bir boyalı alan bitiricisi değil, içerideki mücadelelerde güçsüz kalabiliyor. Bu iki ismi yedekleyen isimler Ramon Clemente ve Daniel Santiago. Clemente, Porto Riko'nun pota altındaki eksikliğini zaman zaman giderebiliyor ancak bir istikrardan söz etmek mümkün değil. Malaga ve Efes'ten hatırlayacağımız Santiago ise artık 38 yaşında ve süreleri oldukça sınırlanmış durumda. Sahada olduğu dakikalarda kendisine hazırlanan sırtı dönük oyunlar olsa da artık farklılık yaratabilecek seviyede değil.<br />
<br />
- Savunmada karşımıza pek parlak bir tablo çıkmıyor. Özellikle perimetre savunmasının felaket düzeyde olduğunu belirtmek lazım, basit bir penetre-pas dahi Porto Riko defansının dağılmasına yetebiliyor. Özellikle Arroyo'nun savunmadaki eksikliğini arkada kapatabilecek bir çember koruyucusuna sahip olmamaları ve sıkça ters eşleşmelere yakalanmaları diğer handikaplar.<br />
<br />
- Yetersiz boyalı alan etkinliğinin yanında hızlı hücumların da bir silah olarak ortaya çıkmaması, dış şutlardaki yüzdenin Porto Riko'nun maç kazanmasında Arroyo - Barea'nın performansıyla birlikte kilit unsur olacağı göze çarpıyor. Bu noktada bu ikiliye yardımcı olacak temel isimler Ricardo Sanchez ve Alex Galindo.<br />
<br />
<b>Beklenti:</b> Gruptaki görüntüye bakıldığında ilk etapta Porto Riko'yu 4. sıra için aday göstermek mümkün. Ancak iki şekilde de sürprize açık bir yapıda olduklarını es geçmemek lazım. Üstteki üçlüden birinden maç çalıp, ardından Filipinler ya da Senegal karşısında bir yenilgi alırlarsa şaşırmamak gerek.Kubilayhttp://www.blogger.com/profile/00072174796158892111noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-28817285758869943772014-08-29T13:56:00.002+03:002014-08-29T16:42:54.436+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Amerika Birleşik Devletleri<div class="im" style="background-color: white; color: #500050; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7jVss_g5YH78d9OuPLWhwiCJ9TA8a9adAuqtw1bWNBigLhBSXVbkvkRFWubiHSeQvn4wcuxE7hz2BeL4eSCq4_h6tQWld_Rk-6i42IpsE9GnUSYDxGKpUpDqJE3VN53maApu8kwKrI18v/s1600/team+usa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7jVss_g5YH78d9OuPLWhwiCJ9TA8a9adAuqtw1bWNBigLhBSXVbkvkRFWubiHSeQvn4wcuxE7hz2BeL4eSCq4_h6tQWld_Rk-6i42IpsE9GnUSYDxGKpUpDqJE3VN53maApu8kwKrI18v/s1600/team+usa.jpg" height="272" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Kadroda olmayanlardan daha iyi bir takım çıkarmanın mümkün olduğu tek bir takım Amerika Birleşik Devletleri olabilir. Buna rağmen kağıt üzerinde en yetenekli kadroya sahip olmayı da bir tek onlar başarabilirdi. 2005 yılından beri Mike Krzyzewski'nin baş antrenörlüğünü yaptığı takımın o günden beri derecesi 63-1. 2003 Draftı'nın çekirdeği olduğu 2006 Dünya Şampiyonası yarı finalinde Yunanistan'a kaybeden takım o günden beri hiç mağlubiyet yüzü görmemekle birlikte, 2 Olimpiyat, 1 Dünya ve bir de Amerika şampiyonluğuna uzandılar. 2014 Dünya Şampiyonası'nda ise iki favoriden biri konumundalar.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">2008, 2010 ve 2012'den ne farklı da bu kadar ikinci plana atıldılar sorusunun birkaç yanıtı var. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Amerika'nın bu kadrosu ne İspanya'nın yanında yabana atılacak cinsten, ne de diğerlerinden 3-4 adım önde. Tıpkı turnuvadaki diğer güçlü takımlar gibi önemli kozları olan ancak belli zaafları olan bir takım durumundalar. Yetenek toplamında her takımın önünde oldukları aşikar. Ancak henüz kariyerinin potansiyel zirve dönemini görmemiş oyunculardan kadronun oluşması onlar hakkındaki soru işaretlerinin başlıcası.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;"><br /></span></div>
</div>
<div class="gmail_extra" style="background-color: white; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: 13px;">
<div class="gmail_quote">
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Jerry Colangelo'nun açıklamasıyla birlikte resmileşti. Bu takımın bir lideri var, James Harden. Hazırlık döneminde de bolca takımın saha içi lideri gibi gözükse de durumun Colangelo tarafından açıklanması Harden'a duyulacak saygıyı arttırmaya yetecek cinsten. James Harden'ın gerek parkede her şeyi yapabiliyor oluşu, gerek 2012 Olimpiyat takımında yer alması gibi faktörler de doğal bir liderliği beraberinde getiriyor. 2010'da süperstara evrilen Kevin Durant'in yaşadığı çıkışın Harden tarafından yaşanması Amerikalıların temel beklentisi olsa da Durant'ten daha fazla egoya sahip olması, bazen yanlış tercihler de yapıyor oluşu Harden'la ilgili en büyük soru işaretleri. Ayrıca 2010'da Billups ve Igoudala çok önemli yardımcılar vardı. Bu iki ismin kariyerlerindeki en büyük özellik çok iyi bir takım oyuncusu olmalarıydı. Burada bu role bürünmesini bekledikleri isimler Stephen Curry ve Anthony Davis olacak. Bu iki oyuncu da gereğini yapacak tarzda oyuncu karakterine sahipler. Hatta biraz da duygusallık kattığımda Anthony Davis'in şampiyonanın en değerli oyuncusu olabileceğini düşünüyorum. Kenneth Faried ile birlikte ilk beş başlayacak Davis'in NBA'de kusursuza yakın geçirdiği sezon, FIBA basketboluna uyumu gibi konular göz önüne alınınca ondan maksimum fayda alınacağını beklemek çok zor bir durum değil. Faried - Davis ikilisi boyalı alan savunması ve ribaundlarda oldukça etkiliydiler hazırlık döneminde. Amerika’nın daha önceki turnuvalarda bolca kullandığı dört kısalı beşleri artık daha az göreceğiz. Buradaki temel nokta Kevin Love, Kevin Durant, LeBron James ve Carmelo Anthony gibi size olarak dört numara oynayabilecek ve alan açan forvetlerin kadroda yer alamıyor oluşu. Krzyzewski’nin sonradan takıma eklediği Rudy Gay hazırlık maçlarında dakikalarını bu pozisyondan aldı. Rudy Gay gibi olduğundan daha iyiymiş gibi bir görüntü çizen isme bel bağlamak onlar için de sıkıntı olacak ki son yıllardaki en kalabalık uzun rotasyonuyla buraya geliyorlar. Son iki büyük turnuvadaki üç uzunlu rotasyon (Love – Chandler – Davis/Odom) sekteye uğramış gözüküyor. Bunda dört kısaya uygun forvetlerinin olmamasının yanında Gasol biraderler ve Ibaka’yla korkutucu gözüken İspanya’ya karşı alınmış bir önlem olarak düşünebiliriz. Öyle ki sadece Slovenya maçında 7 dakika oynayan Drummond için Chandler Parsons, Kyle Korver gibi FIBA basketbolunda çok önemli rol üstlenebilecek isimlerden vazgeçtiler. Drummond ve Plumlee’nin biraz daha önlem amaçlı kadroya katıldığını düşünürsek Anthony Davis’in yedeği olarak DeMarcus Cousins’ın oynayacağını söyleyebiliriz. Ortayı kapatıp, perdeye gelecek bir durum Cousins’ın çok tercih edeceği bir rol gibi gözükmüyor. Ancak turnuvanın en yetenekli takımının en iyi takımına dönüşmesi için egoların törpülenmesi gerekiyor. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Stephen Curry’nin ikinci guard olarak ilk beşte yerinin garanti olduğu neredeyse kesin. Krzyzewski, Rose ve Irving’i oyun kurucu olarak kullandı. Üç guardın da skor üretme üzerine kurulu oyun yapısı düşünüldüğünde de saha içi organizasyon konusunda ufak bir kriz onları bekliyor olabilir. Chris Paul ve Deron Williams gibi isimlerden sonra kısaların bu kadar çok top kullanması dengeleri nasıl etkileyecek ayrı bir konu. Hazırlık maçlarında bu durum çok göze batmasa da önemli rakiplerle sert savunmalar karşısında buradan bir darbe yiyebilirler. Irving ve Rose’un savunmadaki durumuna gelirsek, iki isim de topa baskı yaparak rakibini top kaybına sevk etmeyi seven tipte isimler. Curry gibi sert olmayan ve kısa biriyle arka alan savunmasında zorlanabileceklerini öngörmek çok da zor değil. Boyalı alanda bekçi rolünü üstlenebilecek dört farklı seçeneğin oluşu Irving ve Rose’un baskılı, riskli savunmayı başarıyla uygulayabilmesine olanak tanıyor. Harden’ı da işin içine kattığımızda savunma konusunda endişeler doruğa çıksa da belli bir atletizmle durumu kotarabilme ihtimalleri var. Burada yine ufak bir soru işareti geliyor, önceki Amerika milli takımlarının yanında bu takımın atletizm seviyesi çok düşük kabul edilebilir. Amerikalı oyuncuların rakiplerini tamamen tanımıyor oluşu da bir soru işareti barındırıyor. Karşılarına çıkacak her takım onları çok iyi analiz edecek bilgiye sahipken, Amerika’da durum farklı. Buradada Krzyzewki ve ekibine biraz iş düşecektir ilerleyen turlarda.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background-image: initial; background-repeat: initial; margin-bottom: 0.0001pt;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Takımın en yaşlısın 86 doğumlu Rudy Gay olması, kadronun birbiriyle çok fazla oynama alışkanlığının olmaması, güçlü bir lider -Durant, Kobe, LeBron, Chris Paul- eksikliği onların işlerinin İspanya’da çok kolay olmadığının göstergesi. Gençlerin ne kadar motive olacağı, ilerleyen turlarda mental anlamda gösterecekleri kararlılık şampiyonluğun kazanılıp kazanılmayacağını belirleyecek.</span><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;"> </span></div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-29097208520847068302014-08-29T11:27:00.001+03:002014-08-29T11:27:33.789+03:00Dünya Şampiyonası Takim Analizleri | Mısır<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg21lgIeAcIPEuq2u6XPNO93f-tuNGW-janv64ipRRun6c5a3k-2JisUVIUFTwHNy_TTWQsEQOFt7AGGQwce-8hl5EqU8ulP-VGwF1rW5IFRc2DnYmyrS3Pup5UbGM-brRt7h45LDupKWhZ/s1600/egypt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg21lgIeAcIPEuq2u6XPNO93f-tuNGW-janv64ipRRun6c5a3k-2JisUVIUFTwHNy_TTWQsEQOFt7AGGQwce-8hl5EqU8ulP-VGwF1rW5IFRc2DnYmyrS3Pup5UbGM-brRt7h45LDupKWhZ/s1600/egypt.jpg" height="181" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<b>NASIL GELDİLER?<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
FIBA sıralamasında 46.basamakta bulunan Mısır, Afrika
şampiyonasını 2.bitirerek Dünya Kupası bileti aldı. Çeyrek finalde Yeşil Burun
Adaları’nı, yarı finalde ise Senegal’i yenerek finale çıkan Mısır, final
maçında Angola’ya karşı varlık gösteremeyerek (57-40) şampiyonayı 2.bitirdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>HAZIRLIK MAÇLARINDA
NELER YAPTILAR?<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
Pek verimli bir hazırlık dönemi geçirdiklerini söylemek zor.
Şampiyonaya hazırlandıkları Tayvan’da 8
günde 8 hazırlık maçı yaptılar fakat bunların hiçbirisinin onları zorlayıcı
maçlar olduğunu söyleyemeyiz. Bu
karşılaşmalarda Ürdün, Filipinler ve Kore ligi takımlarından Ulsan’a mağlup
oldular. Bu maçlarda öne çıkan tek isimleri Haytham Khalifa oldu. Özellikle
mağlup oldukları maçlarda ön plana çıkan Khalifa, takımının maçtan kopmamasını
sağladı.</div>
<div class="MsoNormal">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b>GRUPTA NELER
YAPARLAR?<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
Mısır’ı bu şampiyona için tanımlayacak olursak “en zor
grubun en güçsüz takımı” yerinde bir tanımlama olacaktır. Fransa, İspanya ve
Sırbistan karşısında bir ya da iki çeyrek oyunun kopmamasını sağlamak onların
temel amacı olacaktır. Özellikle Fransa ve Sırbistan’ın muhtemel topa yapacağı
baskı Mısır’ın işini bir hayli zorlaştıracaktır. Gerek Afrika şampiyonasında,
gerekse hazırlık maçlarında gösterdikleri tablo hücumda dağıldıkları zaman maçı
50-60 sayı arasında bitirdikleri yönünde. Bu yüzden bu maçlarda topu karşı
sahaya taşıma ve hücum süresini akıllıca kullanma konusunda dikkatli olmalılar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Brezilya ve İran maçları Mısır’ın hedef maçları olacak.
Brezilya karşısında şanslarının düşük olmasıyla birlikte, İran maçında Haddadi
savunmasında doğru işler yaparlarsa turnuvayı galibiyetle kapatabilirler. Hatta
olası İran galibiyetinin moraliyle
çıkılacak Brezilya maçında turnuvanın sürpriz sonuçlarından birini bile
görebiliriz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>KADRO ANALİZİ<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
Tamamen yerel ligde oynayan oyunculardan kurulu bir kadroyla
İspanya’ya gelen Mısır daha çok kısalarına güveniyor. 1 numaralı pozisyonda Mouhanad
El Sabagh ve takımın en tecrübeli oyuncusu Wael Badr Mısır’ın en önemli kozları
olacak. İlk 3 maçlarında bu iki isim oyunun koptuğu anlarda takıma
soğukkanlılık kazandırabilirlerse rakiplerden yenilecek farklar minimum düzeyde
olacaktır. 2 numarada ise hazırlık maçlarının en etkili ismi Sherif Abdalla ve
Ibrahim El Gammal dikkat çekiyor. Özellikle Abdalla turnuva boyunca Mısır’ın
skor yükünü çekecektir diye düşünüyorum. Hazırlık maçlarını dikkate aldığımızda
El Sabagh-Abdalla uyumu dikkat çekti, boş şutlar yaratılabilirse 10 sayı
ortalaması Abdalla için pek de uzak gözükmüyor. Uzun rotasyonu için “sınırlı”
kelimesini kullanmak Mısır için iyimser bir tablo olarak duruyor. Orijini pivot
olan tek oyuncuyla turnuvaya gelen Mısır, boyalı alanda büyük sorun yaşayacak
gibi duruyor.<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Genç bir kadroyla turnuvaya gelmelerine rağmen Badr ve
Abdalla’nın 30 yaşını geçmiş olması Mısır için büyük bir dezavantaj. Eğer
baskıya rağmen bu iki isim kondisyon olarak maç içinde kalabilirlerse Mısır’ın
1 ya da 2 galibiyet alması olası gözüküyor.<o:p></o:p></div>
Göksu http://www.blogger.com/profile/07762000134833122759noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-48485823525140374322014-08-28T18:57:00.002+03:002014-08-28T19:03:21.383+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Slovenya<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-pj26ODpSulY/U_89bjBO59I/AAAAAAAABEk/xpaJrblRr8Q/s1600/635420123415919086_slo-ukr_1214_140726_vp.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-pj26ODpSulY/U_89bjBO59I/AAAAAAAABEk/xpaJrblRr8Q/s1600/635420123415919086_slo-ukr_1214_140726_vp.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
Geçen yaz kendi evlerinde düzenledikleri Eurobasket ve #junaki hashtag'inden gayet rahat hatırlanabilecek bu Avrupa'nın nispeten küçük ülkesi, İspanya'ya bazı eksiklerle geliyor. Koç Bozidar Maljkovic'in Eurobasket'in hemen ardından, duygusal bir konuşmayla takımdan ayrılmasıyla birlikte yeni bir koç ve daha farklı bir sistem Slovenlerin önündeydi. Maljkovic ve Memi Becirovic'ten önce de Eurobasket 2009'da takımın başında olan Jure Zdovc, daha tecrübeli olarak tekrar milli takım macerasına atılma fırsatını kaçırmadı.<br />
<br />
Yukarıda da bahsettiğim gibi yeni bir koç var ve bu genellikle farklı bir sistem demek. Koç Zdovc'un ise bununla birlikte daha farklı problemleri de oldu. Slovenya Milli Takımı'ndaki mevcut kabuk değişiminden elbette ki bahsedebiliriz. Evlerindeki turnuva; Lakovic ve Nachbar gibi <i>(diz sakatlığı olmasa ha keza Erazem Lorbek gibi)</i> yıllardır bu formayı terleten oyuncuların son danslarıydı. Lakovic-Nachbar ikilisinin milli takım kariyerlerine son vermesi, bu yaz takıma katılan fakat sonradan affını isteyen Lorbek'in olmamasına zaten hali hazırda kadroda olmayan Mirza Begic ve Gasper Vidmar'ın yokluğu eklenince, en azından uzun rotasyonu olarak eli bayağı daraldı Jure Zdovc'un.<br />
<br />
Turnuva kadrosunun belli olmasından mütevellit konuşursak, Slovenya'nın elindeki tek gerçek 5 numara Alen Omic ve tecrübe eksikliği nedeniyle turnuva başlangıcına doğru süreleri gittikçe azaldı. Bu durumun en basit sonuçlarından biri de boyalı alan savunmasındaki zaaf. Bu zaafı kısalardan yardım getirerek çözmek bir şekilde tutuyor olsa da arkada çemberi savunacak birinin olmaması kısaların bire bir savunmasına daha büyük bir önem yüklemiş oluyor. Yine de ribaund konusundaki sıkıntılar kısalardan gelecek yardımlarla çözülecek gibi durmuyor. Hatta yanılmıyorsam hazırlık döneminde oynadıkları hiçbir ciddi maçta ribaund üstünlüğünü yakalayamadılar. İyiye yormak biraz zor. <br />
<br />
Daha kısa ortalamaya sahip bir 4-5 rotasyonu savunmada işleri zorlaştırsa da, Jure Zdovc'un bol bol kullandığı en önemli kozlardan biri; 1'den 5'e kadar şut tehdidine sahip bir takım <i>(Omic'in kenarda olduğu 5'ler üzerinden konuşuyorum)</i>. Yarı sahadaki yüksek set temposunda, uzunların perdelemeden çok daha nitelikli görevleri var. Uros Slokar, Jure Balazic ve Miha Zupan'ın orta/uzak mesafe şuta sahip olmaları hücumu da genişleterek kısalara penetre alanı açıyor. Hatta hazırlık döneminde Edo Muric'i de 4 numarada denedi koç Jure Zdovc. Muric'in -en basitinden- perdeden sonra <i>pop-out</i> yapabilecek kadar 4 numara fundemental'ına sahip olması fazlasıyla yardımcı oluyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-0V_mT6G7iVA/U_9K1Qjc9KI/AAAAAAAABE4/oNF1-WBNeq4/s1600/635269507757328946_gre_slo_0784_130914_mkv.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-0V_mT6G7iVA/U_9K1Qjc9KI/AAAAAAAABE4/oNF1-WBNeq4/s1600/635269507757328946_gre_slo_0784_130914_mkv.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Bu kadar uzun konuşsak da hücum yine kısaların üzerinden dönüyor Slovenya'da. Veteranların elini eteğini çekmesinin ardından takımın mutlak lideri konumuna gelen Goran Dragic, artık tamamen direksiyonda olduğu ilk turnuvasına hazırlanıyor <i>(geçen yaz da takımın en önemli kozuydu Dragon ama Lakovic ve Nachbar'ın gölgelerini görmezden gelmek doğru olmaz)</i>. Belli opsiyonları bulunan, pas-kat ve tepe-kenar ikili oyunlarının yüksek tempoda oynandığı, göze hoş gelen Slovenya hücumlarının haliyle ana karar mekanizması konumunda.<br />
<br />
Geçen yazla karşılaştırmak gerekirse, hemen hemen aynı oyuncu grubu bu sefer biraz daha dizginlenmiş bir oyun sergileyecek. Bunda koçun tercihi kadar sağlam ribaund alıp hızlı hücum başlatamama sorununun da payı büyük. Goran dışında kardeşi Zoran Dragic'in, Domen Lorbek'le bu set temposunu sürdürmeleri Goran'ın aldığı en büyük desteklerden. Jaka Blazic'in enerjisi ve Prepelic'in set şutöründen fazlası olması gerekebileceği bu düzen Slovenya'nın muhtemelen en kuvvetli olduğu alan. Şöyle ki; bu rotasyon yarısahada set temposunu ikame ettirdiği gibi çok rahat bir şekilde yarı sahayı hızlı geçmeye de aşina ve aynı çizgiyi tutturabilecek kalitede.<br />
<br />
Ekstra paragraf hakkımı ise geçen sezonu Krka'da parlayarak geçiren ve Bundesliga'ya transfer yapan <i>(bir nevi dizel motor gibi geç açılan)</i> Jaka Klobucar'dan yana kullanıyorum. Novo Mesto'ya, evine dönmek mi yoksa Aleksandar Dzikic'le çalışmak mı onu ayağa kaldırdı hiç bilmiyorum ama daha önce de milli takımla turnuva görmüş Klobucar <i>(daha önce hiç olmadığı kadar önemli)</i>, şu an Slovenya hücumunun Dragic'lerden sonraki üreticisi konumunda. Bir guard'a göre çok iyi olan fiziği ve saha görüşü hücuma büyük çeşitlilik getiriyor. Özellikle Dragic'lerin parkede olmadığı anda sorumluluktan kaçmaması çok mühim. Goran'ın oturduğu İran maçında ilk kez 30 dakikaları görmesiyle 12 asist yapması tesadüf değil. İran'ın seviyesi ve rotasyonun asıl halini göz önüne alınca zaten bu çizgiyi sürdürmesini kimse beklemeyecek ondan ama iyi bir ball-handler opsiyonu olması bile takıma çok şey katıyor, katacaktır.<br />
<br />
Son olarak; Litvanya'da Kalnietis'in de sakatlanmasıyla Slovenya'nın kendi ve çapraz grubu gayet dişlerine göre gözüküyor. Kahraman konumunda oldukları ülkede oynamayacaklar belki maçları fakat bu takım geçen yazki seviyeyi koruyabilecek kaliteye sahip onca eksiğe rağmen.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/--FxDXlmIV-0/U_9KwXHXXUI/AAAAAAAABEw/gDi4D2Tq-YA/s1600/%7B540F7283-97C1-4C31-B2C8-4428B3844CA2%7Dflexible.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/--FxDXlmIV-0/U_9KwXHXXUI/AAAAAAAABEw/gDi4D2Tq-YA/s1600/%7B540F7283-97C1-4C31-B2C8-4428B3844CA2%7Dflexible.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
<br />Bobhttp://www.blogger.com/profile/00541080448063519852noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3003008949778919501.post-32370447411795662452014-08-28T08:51:00.000+03:002014-08-28T08:51:00.213+03:00Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Finlandiya <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx3ehC0Z4sCJqDinW09A4_0sSBaFD-YwfKKvOSCWsVzxmd5p7fg4n2QN4IsBQAaE0lmjWbigbmfT97cXuC4Xj_DeVxVrn8WONYnssoPKZYNb8-kLrYVmzXFQkFmVat9wwloX2WnlZvl7gY/s1600/gerald+lee+m%C3%B6tt%C3%B6la.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx3ehC0Z4sCJqDinW09A4_0sSBaFD-YwfKKvOSCWsVzxmd5p7fg4n2QN4IsBQAaE0lmjWbigbmfT97cXuC4Xj_DeVxVrn8WONYnssoPKZYNb8-kLrYVmzXFQkFmVat9wwloX2WnlZvl7gY/s1600/gerald+lee+m%C3%B6tt%C3%B6la.jpg" height="256" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Geçtiğimiz Eurobasket'e Türkiye'yi mağlup ederek giriş yapan
ardından Yunanistan ve Slovenya galibiyetleriyle turnuvayı ikinci turda eleyen
Finlandiya, nihayet Jari Litmanen ve Kimi Raikkonen şakalarından arınarak
turnuvayı tamamladı. Tarihinde ilk kez Dünya Şampiyonası'nda boy gösterecek
olan Finlandiya, turnuvanın en enteresan grubundan çıkmaya çalışacak.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birkaç yıldır Petteri Koponen ekseninde Fin basketbolundan
daha çok zikreder olduk. Koponen methiyelerinin yanında adının geçmesi gereken
birisi varsa o da koç Henrik Dettmann. Alman Milli Takımı'nda Dirk Nowitzki'nin
kariyerinin ilk yıllarında görev yapan 56 yaşındaki koç 2001 yılında Avrupa
Şampiyonası, bir sonraki yılda da Dünya Şampiyonası'nda yarı final başarısı
gördü. 2003-2004 yılında Mitteldeutscher'in başında yer alan Henrik Dettmann,
Marijonas Petravicius, Manuchar Markoishvili gibi Avrupa basketbolunda adı
bilinen önemli isimlerden oluşan kadroyla FIBA Eurocup Challenge'da şampiyon
oldu. Fin Ligi'ndeki beş şampiyonluğu saymazsak Dettmann'ın geçmişindeki tek
kupa bu. Daha önce beş yıl görev yaptığı Finlandiya Milli Takımı'yla yolları
2004'te tekrar kesişti Dettmann'ın. Yeni yetişen jenerasyonlarla birlikte 2011
ve 2013'ün ardından Henrik Dettmann'ın Finlandiyası Dünya Şampiyonası'nda.</div>
<div class="MsoNormal">
Bir süredir Finlandiya'nın dümeninde Petteri Koponen var. Her
ne kadar bu takımın lideri de olsa düzen dışında işlere kalkışmamaya özen
gösteriyor. Bir başka deyişle haddini bilerek oynuyor Koponen. Kritik yerlerde
sorumluluk almaktan kaçmıyor ancak bu takımın lideri olmanın verdiği krediye
rağmen yanlış tercihten kaçınmaya özen gösteriyor. Henüz Avrupa basketbolunda ciddi
bir takımda liderlik rolüne soyunmasa da üçüncü kez önemli bir turnuvada milli
takımda başrolde olacak. Koponen'in her sezon üstüne koymasının ana
sebeplerinden bir tanesi de bu durumdur. Koponen'i yedekleyecek isimler Teemu
Ranniko ve Antero Lehto olacak. Teemu Ranniko'yu geçtiğimiz şampiyonalardan
yakından tanıyoruz. Koponen'in hem benchte hem de saha içindeyken diri
kalmasının temel sebeplerinden biriydi Ranniko. Antero Lehto'nun da hazırlık döneminde fena
sayılmayacak bir grafik tutturması Dettmann'ın bu rotasyonda elini
kuvvetlendirecek bir faktör. Ayrıca üç maçta Koponen'den yararlanamamaları
onlar için ciddi bir test oldu. İki numara rotasyonu 2011 ve 2013'ün aynısı
olacak, Salin - Koivisto ikilisinde. Union Olimpija'dan sonraki aşamaya henüz
çıkamayan Salin'e nazaran bu yıl Antep'te yakından izlediğimiz Koivisto'ya
beklentilerimi yoğunlaştırıyorum. Yüzdeli bir dış atıcı görüntüsü veren
Koivisto kariyerinin en verimli sezonlarından birini geçirdi Zdovc'un
takımında. Burada da Sasu Salin'den artan dakikalarda rolünün hakkını
verebilecek düzeyde. Koponen'in diri kalması için guardlara yapılacak baskıyı Salin'den
bekleyebiliriz. Oyunun iki yönünde de etkili olabilecek durumda değil henüz 23
yaşındaki guard. Kısa forvet pozisyonunda Fin takımının ezberlenen isimlerinden
birini görüyoruz; Shawn Huff. Sert, ribaundçu, ceza şutu olan ve potaya da
gidebilen Huff, Salin'le birlikte kısa rotasyonunda fizikli ve sert görüntüyü
verecek. İdeal beşin parçaları Koponen - Salin - Huff yıllardır birlikte
oynuyorlar ve birbirlerini oldukça iyi tanıyorlar. Finlandiya'nın oynadığı kaos
basketbolunda da verimleri bu şekilde yukarı çıkıyor. Matti Nuutinen, Samuel
Haanpaa'nın yerine bu sezon kadroda yer alan isim. İzleyebildiğim üç hazırlık
maçından onun hakkında bir yorum getirecek kanıya varabildiğimi
söyleyemeyeceğim. Dakikalarının hazırlık dönemindeki gibi kısıtlı olacağını
düşünüyorum. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Finlandiya'nın uzunlarını konuşmadan önce şu detayı
belirtmem gerekiyor ki 12 kişilik kadroda Erik Murphy, Gerald Lee ve Tuuka
Kotti hariç herkesin dış şut tehdidi var. Hazırlık döneminde oynadıkları yedi
karşılaşmada 9,1/27,8 üçlük yüzdesi yakaladılar. Kaos basketboluyla bireysel tercih gerektiren şutlarda yüzdeli olurlarsa yaratabilecekleri fark
oldukça önem arz ediyor. Zira grupta Amerika dışındaki rakiplerinden Yeni Zelanda hariç yay
gerisinden belli bir istikrara sahip rakipleri yok. Onlar için önemli bir nokta burası.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Finlandiya'nın uzun rotasyonu Erik Murphy, Gerald Lee ve
Tuuka Kotti gibi boyalı alanda etkili, sert, ribaundçu ancak undersize olmaları
nedeniyle sorun yaşayan isimlere emanet olacak. Bu üç ismin Ömer Aşık
karşısında bir parça zorlanabileceğini hesaba katabiliriz fakat Ömer'in de post
oyununun yeterince güçlü olmaması onları rahatlatan bir nokta. Gruplarında
Amerika hariç her takımla çarpışabilir kıvamda bu üçlü. Kotti'nin pozisyonuna
göre en çok top çalan oyunculardan biri olduğu detayını eklemek gerek. Gerald
Lee son turnuvada iyiden iyiye Koponen'in yardımcısı rolüne Salin'le birlikte
oturmuştu. Bu üç sert ismin yanında yumuşak ellere sahip Kimmo Muurinen ve Hanno
Möttöla'ya da değinmek gerek. Rotasyonda yerleri olan, hücumda bir parça alan
açabilen iki ismin işin emek kısmında da ciddi katkısı olduğu yadsınamaz. 33'lük
Muurinen ve 38 yaşındaki Möttöla takımın hem ağabeyleri hem de benchten
gelebilecek birer opsiyonları. 1995'teki Avrupa Şampiyonası'nda da Finlandiya
kadrosunda yer alan Hanno Möttöla bomboş geçirdiği sezonun ardından bile bu
takımda yer buluyorsa önemli bir yan parça olduğunu fark etmek gerek.
California doğumlu Drew Gooden'ın da bu takıma katılacağı konuşulsa da böyle
bir şey gerçekleşmedi.</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Üç kez Avustralya, iki kez Litvanya ile oynayan Finlandiya,
oynadığı yedi hazırlık maçının sadece bir tanesini kazandı. Geçtiğimiz yaz da
hazırlık maçlarında çok fazla ışık vermeseler de turnuvada fark yaratmayı
başarmıştı Henrik Dettmann'ın ekibi. Kritik maçlarda daralacak rotasyonun ne
kadar işleyeceği, Koponen'e binecek yükün dozajı gibi durumlar onların
şanslarını belirleyecek. Ukrayna, Amerika harici gruptaki dört takımla birlikte
ikincilik/gruptan çıkabilme yarışında olacaktır. Buradan bir şekilde
çıkacaklarını düşünsem de sıra belirtmek oldukça güç. Sonraki turda ise hazırlık
döneminden bildikleri Litvanya ve Avustralya ile eşleşme ihtimalleri mevcut. İlk
iki gün Amerika ve Ukrayna ile başlayıp boş günlerinin ardından Dominik -
Türkiye - Yeni Zelanda üçlüsüyle oynayacaklar. Ukrayna-Finlandiya maçı onların
kaderlerini belirleyecek. </div>
Unknownnoreply@blogger.com0