24 Ağustos 2014 Pazar

Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Dominik Cumhuriyeti

Geçen yaz düzenlenen FIBA Amerika Şampiyonası'nda ilk dörde kalan Dominik Cumhuriyeti, 1978'den sonra ikinci kez bir Dünya Şampiyonası'nda boy gösterme fırsatı bulacak. Kentucky koçu John Calipari'nin yardımcılığından sonra görevi devralan Antigua, takımın geçen yazki başarısında kendi rolünü başarıyla tamamlamıştı.

Harlem Globetrotters'da forma giyen ilk Latin kökenli oyuncu olan koç Orlando Antigua'nın sistemi, maalesef Harlem takımıyla pek benzelik göstermiyor. Ülke basketbolunun gün ışığı olan Atlanta Hawks'ın uzunu Al Horford'ın yokluğu bu turnuvada takımın gruptan çıkma umutlarını, saha içi problemlerden önce baltalayan ilk etken. Haliyle daha kısa merkezli, uzunların ana görevlerinden biri perdeleme olan ve yer yer keyif verebilen bir hücum sistemi ortaya koydular hazırlık döneminde. Ek parantez ise, takımda forma giyen oyuncuların azımsanmayacak kısmı kolej menşeili oyuncular. Aşağıda da görülebilir.

Horford'dan konuya girmişken, boyalıdan devam edelim. Kentucky mezunu Eloy Vargas, hazırlık dönemindeki maçların yanılmıyorsam hepsine ilk beşte çıktı ve bu tepedeki perdeleme/hand-off trafiğinin önemli bir parçası oldu. Nispeten undersized ve box-out alışkanlığı düşük seviyede olan rotasyonun öne çıkan ismi kendisi. Kenardan gelen, kendine has saç stiliyle Jack Michael Martinez ise aranızda yaptığınız maça çağıracağınız; artık iş-güç sahibi, fiziğine çok dikkat edememiş eski bölgesel lig oyuncusu gibi. Ayakları çok parkeden ayrılmaz belki ama düşünce gücüyle ayaklarını hareket ettirmeyi başarabilen türden. Sırtı dönük oyunu sırıtmasa da üzerine hücum kurulmaya pek müsait değil açıkçası. Kentucky'nin Bahamalar turundan sonra takıma katılan 95'li Karl Towns ise müthiş bir potansiyeli olan ve henüz inanılmaz ham bir genç uzun. 2019 Dünya Şampiyonası analizi için yine bu takımla yolumuz kesişirse muhtemelen minimum iki paragraf sadece bu gürbüz delikanlıya ayrılacaktır. Geçen yaz Amerika Şampiyonası kadrosuna kalmasının ardından bu turnuva da onun için büyük bir tecrübe olacak.

Uzunları bu kadar pasif addetikten sonra, sıra biraz daha arka alanda. Çok parlak olmasa da geniş bir kısa rotasyonu bulunuyor Dominik'in. Yukarıda bahsettiğim ağırlıklı tepe ikili oyunu, kısaların perde çıkışı veyahut uzunlardan hand-off topu almalarıyla sonuca ulaşmaları ağırlıklı senaryolar. Francisco Garcia'nın daha çok tecrübeli oyuncuyu oynayacağı yerde geçen sezonu Fuenlabrada'da geçiren skorer 2 numara James Feldeine takımın skor yükünü çekmeye aday, plase ise Ulm'ün guard'ı Edgar Sosa. Yine de dış oyuncular arasından tek bir ismi izole etmek doğru sayılmaz çünkü hem hazırlık döneminde koç Antigua bol bol rotasyon kullandı (hatta Bahamalar'daki ikinci Kentucky maçının kazanılmasındaki en büyük pay sahibi Victor Liz-Gerardo Suero-Juan Coronado'nun birlikte sahada olmaları ve sorumluluktan kaçmamaları idi) hem de Gerardo Suero özelinde Victor Liz gibi Coronado gibi kısalar hücum sistemini devam ettirirken hiçbir şekilde sorumluluktan kaçmayacaklarını açık bir şekilde parke üzerinde gösterdiler. Belki bu sorumluluk anlayışı anlamsız atışlar ve basit top kayıpları şeklinde geri döndü ve dönecektir ama Dominik bu şekilde yaşayıp bu şekilde ölecek bir takım.

Kısalara penetre alanını açmak adına bir opsiyon da dört numaranın dış şut tehdidi olması pek tabi. Gran Canaria'nın 4 numarası Eulis Baez'den ben çok şey bekliyorum sanırım, çünkü hazırlık döneminde inanılmaz silik bir performans gösterdi. Halbuki garip ve tezcanlı oyun stiline rağmen dış şutu olan, topu yere vurup çembere gidebilen bir hücum oyuncusu Baez ve bu konuda takıma fazlasıyla katkı sağlayabilir. Alternatifi ise koçun Eloy Vargas'la Jack Martinez'i birlikte kullanarak 2-3 alan savunmasına geçmesi. Bunun da getirisi beklenenden iyi oldu muhtemelen.

Sete set oyuna kalındığında Dominik'in en önemli kozlarından biri; iki çevik kısa ve kenarları savunabilecek iki uyanık ve hareketli forvetle (savunmanın en iyi olduğu dönemde bunlar Eloy Vargas ve Edward Santana oldular) 2-3 alan savunması. Önde çalışan iki kısa, pas arası şansını arttırırken bir yandan da kenarları savunan forvetlere büyük iş düşüyor. Şutu riske etme tercihi, bu şekilde ortayı savunan uzuna da nispeten daha rahat hareket imkanı sağlıyor (gerçi Jack Martinez doğru birkaç adımla ortayı kapama olayını iyi kotarmıştı alan savunması denendiğinde).

Hücumda kısaların alelacele tercihleri ve görece yanlış atışlarla vuku bulan rakip hızlı hücumları ise şimdilik Dominik Cumhuriyeti'nin en büyük sorunu. Şöyle ki; Dominik'in öncelikle geri koşmada, geri koşmayla birlikte de transition savunma yerleşimini gerekli sürede gerçekleştirememeyle ilgili çok büyük sorunları mevcut. Bu yüzden de dikkatli seçilmeyen hücumlar, Dominik'in çok kolay ivme kaybetmesine sebep oluyor.

Özet geçmek gerekirse eğer, Dominik'in grubunda Türkiye-Ukrayna-Finlandiya üçlüsünden birini kesinlikle devirmesi gerekecek (Yeni Zelanda'yı turnuvanın ikinci gününde mağlup edeceklerini varsayarak) ve bana kalırsa buna en yakın aday, kaos basketboluyla şut seçimini seyrek tutan Finlandiya. Hücumda daha seçici davrandıkları takdirde gruptan çıkma şanslarını diri tutacaklardır ki ikinci tura kalmak da ülke basketbolu için başarı sayılabilecek bir mevzu.

0 yorum:

Yorum Gönder