29 Ağustos 2014 Cuma

Dünya Şampiyonası Takım Analizleri | Amerika Birleşik Devletleri

Kadroda olmayanlardan daha iyi bir takım çıkarmanın mümkün olduğu tek bir takım Amerika Birleşik Devletleri olabilir. Buna rağmen kağıt üzerinde en yetenekli kadroya sahip olmayı da bir tek onlar başarabilirdi. 2005 yılından beri Mike Krzyzewski'nin baş antrenörlüğünü yaptığı takımın o günden beri derecesi 63-1. 2003 Draftı'nın çekirdeği olduğu 2006 Dünya Şampiyonası yarı finalinde Yunanistan'a kaybeden takım o günden beri hiç mağlubiyet yüzü görmemekle birlikte, 2 Olimpiyat, 1 Dünya ve bir de Amerika şampiyonluğuna uzandılar. 2014 Dünya Şampiyonası'nda ise iki favoriden biri konumundalar.

2008, 2010 ve 2012'den ne farklı da bu kadar ikinci plana atıldılar sorusunun birkaç yanıtı var. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Amerika'nın bu kadrosu ne İspanya'nın yanında yabana atılacak cinsten, ne de diğerlerinden 3-4 adım önde. Tıpkı turnuvadaki diğer güçlü takımlar gibi önemli kozları olan ancak belli zaafları olan bir takım durumundalar. Yetenek toplamında her takımın önünde oldukları aşikar. Ancak henüz kariyerinin potansiyel zirve dönemini görmemiş oyunculardan kadronun oluşması onlar hakkındaki soru işaretlerinin başlıcası.

Jerry Colangelo'nun açıklamasıyla birlikte resmileşti. Bu takımın bir lideri var, James Harden. Hazırlık döneminde de bolca takımın saha içi lideri gibi gözükse de durumun Colangelo tarafından açıklanması Harden'a duyulacak saygıyı arttırmaya yetecek cinsten. James Harden'ın gerek parkede her şeyi yapabiliyor oluşu, gerek 2012 Olimpiyat takımında yer alması gibi faktörler de doğal bir liderliği beraberinde getiriyor. 2010'da süperstara evrilen Kevin Durant'in yaşadığı çıkışın Harden tarafından yaşanması Amerikalıların temel beklentisi olsa da Durant'ten daha fazla egoya sahip olması, bazen yanlış tercihler de yapıyor oluşu Harden'la ilgili en büyük soru işaretleri. Ayrıca 2010'da Billups ve Igoudala çok önemli yardımcılar vardı. Bu iki ismin kariyerlerindeki en büyük özellik çok iyi bir takım oyuncusu olmalarıydı. Burada bu role bürünmesini bekledikleri isimler Stephen Curry ve Anthony Davis olacak. Bu iki oyuncu da gereğini yapacak tarzda oyuncu karakterine sahipler. Hatta biraz da duygusallık kattığımda Anthony Davis'in şampiyonanın en değerli oyuncusu olabileceğini düşünüyorum. Kenneth Faried ile birlikte ilk beş başlayacak Davis'in NBA'de kusursuza yakın geçirdiği sezon, FIBA basketboluna uyumu gibi konular göz önüne alınınca ondan maksimum fayda alınacağını beklemek çok zor bir durum değil. Faried - Davis ikilisi boyalı alan savunması ve ribaundlarda oldukça etkiliydiler hazırlık döneminde. Amerika’nın daha önceki turnuvalarda bolca kullandığı dört kısalı beşleri artık daha az göreceğiz. Buradaki temel nokta Kevin Love, Kevin Durant, LeBron James ve Carmelo Anthony gibi size olarak dört numara oynayabilecek ve alan açan forvetlerin kadroda yer alamıyor oluşu. Krzyzewski’nin sonradan takıma eklediği Rudy Gay hazırlık maçlarında dakikalarını bu pozisyondan aldı. Rudy Gay gibi olduğundan daha iyiymiş gibi bir görüntü çizen isme bel bağlamak onlar için de sıkıntı olacak ki son yıllardaki en kalabalık uzun rotasyonuyla buraya geliyorlar. Son iki büyük turnuvadaki üç uzunlu rotasyon (Love – Chandler – Davis/Odom) sekteye uğramış gözüküyor. Bunda dört kısaya uygun forvetlerinin olmamasının yanında Gasol biraderler ve Ibaka’yla korkutucu gözüken İspanya’ya karşı alınmış bir önlem olarak düşünebiliriz. Öyle ki sadece Slovenya maçında 7 dakika oynayan Drummond için Chandler Parsons, Kyle Korver gibi FIBA basketbolunda çok önemli rol üstlenebilecek isimlerden vazgeçtiler. Drummond ve Plumlee’nin biraz daha önlem amaçlı kadroya katıldığını düşünürsek Anthony Davis’in yedeği olarak DeMarcus Cousins’ın oynayacağını söyleyebiliriz. Ortayı kapatıp, perdeye gelecek bir durum Cousins’ın çok tercih edeceği bir rol gibi gözükmüyor. Ancak turnuvanın en yetenekli takımının en iyi takımına dönüşmesi için egoların törpülenmesi gerekiyor. 

Stephen Curry’nin ikinci guard olarak ilk beşte yerinin garanti olduğu neredeyse kesin. Krzyzewski, Rose ve Irving’i oyun kurucu olarak kullandı. Üç guardın da skor üretme üzerine kurulu oyun yapısı düşünüldüğünde de saha içi organizasyon konusunda ufak bir kriz onları bekliyor olabilir. Chris Paul ve Deron Williams gibi isimlerden sonra kısaların bu kadar çok top kullanması dengeleri nasıl etkileyecek ayrı bir konu. Hazırlık maçlarında bu durum çok göze batmasa da önemli rakiplerle sert savunmalar karşısında buradan bir darbe yiyebilirler. Irving ve Rose’un savunmadaki durumuna gelirsek, iki isim de topa baskı yaparak rakibini top kaybına sevk etmeyi seven tipte isimler. Curry gibi sert olmayan ve kısa biriyle arka alan savunmasında zorlanabileceklerini öngörmek çok da zor değil. Boyalı alanda bekçi rolünü üstlenebilecek dört farklı seçeneğin oluşu Irving ve Rose’un baskılı, riskli savunmayı başarıyla uygulayabilmesine olanak tanıyor. Harden’ı da işin içine kattığımızda savunma konusunda endişeler doruğa çıksa da belli bir atletizmle durumu kotarabilme ihtimalleri var. Burada yine ufak bir soru işareti geliyor, önceki Amerika milli takımlarının yanında bu takımın atletizm seviyesi çok düşük kabul edilebilir. Amerikalı oyuncuların rakiplerini tamamen tanımıyor oluşu da bir soru işareti barındırıyor. Karşılarına çıkacak her takım onları çok iyi analiz edecek bilgiye sahipken, Amerika’da durum farklı. Buradada Krzyzewki ve ekibine biraz iş düşecektir ilerleyen turlarda.

Takımın en yaşlısın 86 doğumlu Rudy Gay olması, kadronun birbiriyle çok fazla oynama alışkanlığının olmaması, güçlü bir lider -Durant, Kobe, LeBron, Chris Paul- eksikliği onların işlerinin İspanya’da çok kolay olmadığının göstergesi. Gençlerin ne kadar motive olacağı, ilerleyen turlarda mental anlamda gösterecekleri kararlılık şampiyonluğun kazanılıp kazanılmayacağını belirleyecek. 

0 yorum:

Yorum Gönder