Maç, Oğuz Savaş ve Ergin Ataman'ın strese bağladığı bir duraklama süreciyle başladı milli takım adına. Bu süreç ilk çeyreğin tamamında kendini hissetirdi, 0/7'lik top kaybı/asist oranı, 4/19'luk saha içi isabeti de rakamsal kanıtları oldu. 2. çeyrekte Emir'in 4 numaraya kaymasıyla oyuna dahil olma adına ilk adımlar atılsa da Yeni Zelanda'nın her pozisyondan gelen dış şut isabetlerinin önü kesilemeyince fark da çift hanelerde kalmaya devam etti.
Soyunma odasından dönüşte Ender - Hersek ikilisinin katkısıyla milli takım skora ortak olmayı başarsa da çeyrek sonunda Ender'in verilmeyen basketi ve alınan teknik faullerle başlayan süreç, 4. çeyreğin ilk 4 dakikasında da sürdü ve Yeni Zelanda maçı koparma seviyesine getirdi. Bu noktada Oğuz Savaş'ın pota altında devreye girmesi ve savunmanın bir doz artması milliler adına maçın en ciddi kıvılcımını yaktı ve yakalanan ivmeyle galibiyete gidildi: 76-73.
Galibiyet güzel ancak 'İlk günün günahı olmaz' gibi gereksiz klişeleri bir kenara bırakarak takımda kendini gösteren problemlere değinmek lazım. Öncelikle kendini savunma takımı olarak tanımlayan bir ekibin hücum silahları çok belirgin olan rakibine karşı bu kadar dış şut imkanı vermesi olumlu bir not olarak çıkmıyor karşımıza. Bununla birlikte hücum ribaundlarındaki ağır Yeni Zelanda üstünlüğü göz göre göre geldi mesela, bu iki detay rakibin etüdü yapılsa da uygulama konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığı gerçeğini ortaya koyuyor.
Belli bir ilk beşin olmayışı ve süre dağılımının netleşmemesi de takımdaki rol - sorumluluk dengesinin bir türlü oturmamasına yol açıyor. Bu durumun ilerleyen maçlarda da sürmesi ciddi bir handikap olabilir milli takımda.
Oğuz'un geri dönüşte başrolü oynaması değerliydi ancak bunu yaptığı takımın turnuvanın en zayıf boyalı alan savunmalarından biri olduğunu da unutmamak gerek. Ergin Ataman'ın Yeni Zelanda'daki zayıf karnı görüp sonları Furkan veya Ömer yerine Oğuz'la oynaması doğru bir karardı ama Oğuz'un bu performansı istikrarını korur mu şüpheli. Yarı sahada tepe pick&roll'ü haricinde neredeyse hiçbir oyunu olmayan bir ekipte Emir, Barış ve Sinan'ın çabaları günü kurtaran etkenlerdi.
0 yorum:
Yorum Gönder